Cem Sancar

Sabah

En hakiki mürşit hüsrandır

Bir hücreye konmuş maymuna (primat) önce müzik çalınıyor ardından ağzına birkaç damla meyve suyu damlatılıyor. O esnada elektrotlarla maymunun beyni inceleniyor. Meyve suyunun ardından 'Dopamin' hücreleri parlıyor. Fakat müzikmeyve suyu irtibatı öğrenilir öğrenilmez, müzik çalındığında bu kez dopaminler şelale oluyor! Dopamin bir tür tahmin hücresi

Akıllar, duygular ve de beyin salatası

Antik vakitlerden beri hep aynı varsayım. İnsan akılcı bir varlıktır, diyerekten... Platon ve Decartes felsefesinin ve tabii modern iktisadın temelinde hep bu basit fikir yatar. Aklı ilahlaştıran şu varsayımın tek bir kusuru var, o da yanlış olması! Zihnimiz farklı alanlardan oluşan karmaşık bir balık ağına benzer. Bir kararı alma esnasında beynimi

İdeolojilerle kapışmadan olmaz

İdeoloji ne gıllıgışlı bir kelime! Nereye çekersen oraya gitmekte. Gerçi bunda bir beis yok. Çünkü çağımız zaten 19. Yüzyılı aşamadı. Hâlâ ideolojilerle düşünüyoruz. İslamcı mısın laikçi mi, liberal misin sosyalist mi Marksçı mısın dinci mi Batıcı mısın Doğucu mu Hepsi sonradan görme kavramlar. Sası ve tatsız. Sağ-sol da öyle. Ki biliyoruz, her ide

Hayâl kırıklığını aziz tut

İnsanın hayatı düşmeler, kalkmalar senfonisidir. İnsan kırıldığı yerden yapışır, yeniden yapılır. Her hüsran umuda açılan bir kapıdır... Kenar köşe bir mahallede benden yaşça büyük, marangoz bir arkadaşım vardı. Ama öyle böyle değil gerçek sanatçı. Yaz tatilinde gider onun atölyesine oturur hem sohbet eder hem izlerdim. Mesela bir gardırop yaparke

Fuzuli aşklar, gereksiz işler

Aşk kırgını bir bahçeyiz. Hüzün bizim göbek adımız. Yalnız hüzün dediysek yas değil. Esasında klasik müziğimizdeki gibi hüzünbaz bir neşeden bahsediyoruz. Bizim şarkıları çok hüzün var diye eleştirenler aşk acısıyla akşam saati alaturkaya vurmuyorlarsa, açık söyleyeyim yeni ektirdiğim dişimi bile kırarım! Peki aşkı da ektirebilir mi insanoğlu İmpla

Almanya'da Türklere, burada ötekilere

Bir film seyrettim, kapanmaz yaralarla yüzleştim. Hadise 55'de başladı 61'de arttı. Onlara ilk jenerasyon dendi. 73'e kadar Almanya'ya işçi olarak garibanları gönderdik. Yoksul insanlarımızı. O sıralarda bura şehirlerinde bir avuç azınlık çal oynasın vur patlasın şeklindeyken yiyecek aşı olmayan çoğunluğu köylü civanlarımız çıplak soyuldu, dişlerin

Serbest Gezenler

Serbest gezen tavukların yumurtaları organik denmekte, tavsiye edilmekte. Ya serbest gezen ozanların, düşünürlerin ürettikleri, yazdıkları çizdikleri Serbest gezen insanlar vardır. De, nedir bu Serbest Gezen Tavuklardan devam edelim. Biliyorsunuz fabrika görünümlü yerlerde tavukları dar hücrelere sıkıştırıp kilo aldırırlar veya yumurtlatırlar. İşte

Yallah Arabistan'a

Arap karşıtlığı aslında sadece Arap karşıtlığı mıdır Öyle olmadığını biliyoruz. Mevzu Araplar değil. Mevzu derin, hadise yeniklerin yenenlere yaranma çabası! Olay Osmanlının son zamanlarında başladı. Bakmayın siz savaş sırasında İttihat Terakkinin mecburen Alman tarafında yer almasına. Hepsinin içinde İngiliz hayranlığı vardı. Klasik batı müziğiyle

Kanatsız kuşlar gibi

Tevfik Fikret'ten girelim: "Kimseden ümmid-i feyz etmem, dilenmem per-ü bâl, Kendi cevvim, kendi eflâkimde, kendim tâirim... " Yani, kimseden feyz, kol-kanat istemem; kendi dünyam, kendi göklerimde kendi başıma uçarım, demiş. Köksüz ve boş bir heyheylenme! Kendine tapınan bireyin cinneti. Tanrısız bir yalnızlıkta kanatsız çırpınmalar ve hüsran. Hat

Bıktım, seninle baş edemem ben

"Dalkavuk olanı hizaya getiremem. Sorma bana ben görünmezi göremem. Merak eden kendine yönelsin. Boş yere kimseyi oyalayıp üzemem. Geçici şeylere heves edip üzülemem. Fikrim, hevesimi alt etsin..." Dalkavuk enteresan bir kişiliktir. Bunun gazetecisi vardır, televizyoncusu vardır, bürokratı vardır. Hatta özel kalemi bile vardır. Geçtiğimiz yıllarda