Cem Sancar

Sabah

Solun depresyonu

Türk solcularının bilinçaltları epey karışıktır. Marksizmin ve sosyalizmin sorunları üstüne Avrupa'da (mesela Venedik Sempozyumu) yapılan tartışmalardan bihaber, oradan buradan eklektik bir zihin yapısına sahiptirler. En başında izanlı düşünürler, Sovyetlerdeki düzeni despot bir devlet kapitalizmi diye eleştirirken bizimkilerin abileri sırtlarını o

Yeniklik psikozundan çıkarken

Birinci Dünya Savaşı'nın dağıttığı Osmanlı'nın kan ve gözyaşıyla korunmuş bakiyesi olarak Türkiye, aynı kapıya çıkan iki çeşit istikamete mahkûm edilmişti. Ya Muhammedî İslam'ı ve İmparatorluk bilincini külleyerek içine kapanacak, yoksul ve köhne devam edecek... Ya da Batı'ya kesin adımlarla tâbi olup uydu ülke olaraktan tiranların insafına bırakıl

Bayram lezzeti ve sinemaskop şeyler

Küçük Valide Camii, akide şekeri kıvamında göz kırpınca tırak diye gelirdi bayram. Acayip bir şenlikti Aksaray-Küçük Langa. Sahildeki Sarı Kum denen yerde futbol maçları kıran kırana... Efendi meşrep bir çocuktum, tek tabanca gider kenara çekilir, maçları izlerdim. Süt mısır yer, turşu suyu içer diyare olurdum. Olurdum da ne gam! Zaten 'Ananem' de

Kadınlar ve karanlık madde

Demokratik dil hepimiz için şifa kaynağı. Geçmişten ders çıkarmak, bilge insanların olmazsa olmazı... Türkiye Yüzyılı manifestosu umutları ateşledi. Gençlere, ev hanımlarına yönelen refah, demokrat ve özgürleştirici vurgulamalar, enflasyon meselesindeki idrak mühimdi. Ama en önemlisi, başkanlık sisteminin defolarını restore etme isteği... Diğer tar

Anarşist dolandırıcının keşfettiği şey

Efsane dolandırıcı Gilbert Chikli, Avrupalı para baronlarını bile 80 milyar euro dolandırdı. Bu rakamın çok daha fazla olduğu düşünülmekte. Chikli'nin 45 Milyon euro aldığı bir isim de İnan Kıraç! Ünlü simaları Fransız Savunma Bakanı'nın silikon maskesiyle arayıp para ister. Ve hepsine şunu söyler: "Fransa'nın size ihtiyacı var. Anavatan sizi asla

Köprüyü geçerken

Araba köprünün üstündeydi. Ortasından deniz geçen ve bir inciye benzeyen şehir, sırlı bir şiirle iki kıtanın dudaklarını ıslatıyordu. Trafik sıkışıktı... Neler çekmişti bu Zenciler! Devlet yeniden kurulduğunda en önde savaşmalarına rağmen ötelendiler. Kızılderililer de öyle. Beyazlar, birlikte demokrasi kuracağız demişler, sonra sözlerini yemişler

Kelimeler, sihirli şeyler

Âdemi idrak sahibi yapan öğrenip kullandığı kelimelerdir. Kelimeler vardır insanı yüceltir, kelimeler vardır rezil rüsva eder... İnsan sadece ağzından çıkan kelimelerle değil, aklından geçirdikleriyle de sınanır. Çünkü aklımızdan geçen öfkeli, yırtıcı kelimeler gün olur denetimsiz serbestliğe kavuşur, muhatabımızın üstüne faş olur. "Hay Allah!" der

Dişimizi sıkarak geldik biz bugünlere!

Yüzyıl önce dişçi korkumu yenip Nişantaşı'nda şık bir muayenehanenin kapısını çalmıştım. Çenemdeki zonklamalarla, ödüm koparak koltuğa oturmuştum. O zamanlar büyük bir medya kurumunun yeni çıkacak gazetesinin yönetimindeydim. İşkence çektiğimi gören üst düzey biri tavsiye etmiş; bütün itirazlarıma rağmen zatımı sosyete dişçisine postalamıştı. "Adam

Hayat korkmak için çok kısa

Hayat tereddüt etmek için çok kısa. Şuna mı karar versem buna mı karar versem diye geçen zaman âdeta bir klip boyutunda. Şarkı başlıyor ve bitiyor! Hatay'dan eski tüfek bir arkadaşım yazmıştı geçende. "Burada bir hafta para geçmedi" diye. "Mal mülk için yırtınanlara söylüyorum" dedi. "Bu dünya gerçekten bir oyalanma yeri." Dünün büyük hırsları bir

Kalpten konuşmalı

Bilâistisna eşi benzeri görülmemiş deprem felaketi bize şunu gösterdi: Bazı kurumlar kendini de yaptıklarını da anlatamıyor! Cumhurbaşkanı dışında hiç kimse, özeleştiri de yapabilen kalbî, samimi bir dil kullanamıyor. Kendini anlatmak isteyenlerin dilleri donuk, bürokrat ve silik... Oysa karışımızda edebini kaybetmiş adamlar, içine maganda kaçmış k