Cem Sancar

Sabah

Aramızdaki ilişkiler

Aramızdaki hukuk sorunlu. Ortak bir hukukumuz yok. Hani derler ya, "aramızdaki hukuka binaen..." O yok işte... Elbette yasalar var, yasaların uygulayıcıları var, mahkemeler... Var da herkes başka bir hukukta. Darbelerin iğdiş ettiği bir sistem bu. Her ne kadar vesayet rejimi denen şeyden uzaklaştıysak da oturup hepimizin onaylayacağı bir anayasa ko

Soluk benizliler

"Batı Batı" dediğin nedir allasen Al kenara oranın bir avuç insaflı filozofunu, koca bir kanlı çukur, kaos ve katliam. Gitmişler Amerika kıtasında kim var kim yok kesmişler. Kestiklerinin kafa derilerini yüzüp para almışlar. Sonra da bunu Kızılderililere yüklemişler. İşte öyle karaktersiz bir canavardır bu "Soluk benizliler." Aralarında rahipler de

Takıntı

Millet olarak takıntılıyız. Kimimiz her entelektüel analizi Atatürk'ü rencide etmek olarak anlar, hınçla gider taşa toprağa heykel diker; kimi kendi din anlayışı dışındaki herkesi zındık görür, surat ekşitir, oraya kafayı takar. Tedirgin ve sabit fikirli bir hayatımız var. Mâkuliyet masasına bir türlü oturamamamız ondan. Kıpır kıpır bir evham içind

Tasallut Adası

Yahudi iş adamı Epstein'in sapkınlık adasını izliyoruz. Amerikan başkanlarının, artistlerin, yönetmenlerin, jet-zenginlerin pedofil videolarını çekip MOSSAD'a verdiği söyleniyor. Küçük kız çocuklarını kandırıp-kaçırıp cinsel köle yapmışlar. Vicdansızlığın bini bir para. 99 depreminde bizim çocukları da kaçırdıkları konuşuluyor. Bütün Amerikan seçki

Elifi görsek mertek sanıyoruz

İnsan, dinsiz yapamaz. Dinlere karşı çıkan aydınlanmacılar şunlar bunlar da dahildir buna. Kimi "Psişik Enerji" salmış, kimi bilimi din yapmış, gidip ona tapmıştır. Bunlardan bugün dünyaya hükmeden "Kalpsizler" namında bir sistem de çıkmıştır. Kapitalizmdir. Onun da tanrıları vardır. Onlar, bencil ihtiraslardır... Bilimselcilik diye bir hurafe uyd

Herkesin ritüeli kendine

1930'larda şehirlerde yılbaşı çiçeği satılıyormuş. Şehirler derken İstanbul, Ankara, İzmir. Diğer şehirlerde böyle değil tabii. Kazım Karabekir'in savaş sırasında öksüz kalmış ve mağaralarda yaşayan 7000 çocuğu evlat edindiği vakitler o vakitler. Ne acılar ne mahrumiyetler... Yılbaşı Çiçeği dediğiniz bir çalı sonuçta. Kırmızı tanecikli Kokina. Ruml

Balıkesir serenadı

Bazı şehirler ilk bakışta sizi çarpıyor, Balıkesir de öyle. Geçtiğimiz sonbahar bir okur buluşması için oradaydım, âdeta âşık oldum. Bir kere gitmesi bir Marmara güzelliği. Yenikapı'dan feribota atlıyorsunuz, bir deniz yolculuğu. Bandırma'da iniyorsunuz. Oradan minyatür tren veya minibüsle ver elini, göl kıyısından, bereketli ekin tarlalarının zümr

Arka sokakta rap

Albert Camus'ya mesafeliyim, uzak olsun benden. Neymiş, ölüm varsa her şey saçmaymış. Hadi oradan sen de! Mızmız demiyorum, korkarım infaz memurlarından. Kıvrık kaşlı eleştirmenlerden de. "Kendi seçtiğim kişi olmak istiyordum, dellenmeden olmuyormuş, anladım," diyor bir ses. "Yoksa bütün yaşadıkların, hepsi hikâye!" Vay be... Herkesten önce mağdur

Yağmur giyenler

Yağmur nasıl da yakışıyor bu şehre. Şehre yağmur şakırtılarla gelir, bu bilinir. Şırak diye yanınızdan su sıçratarak geçen arabalar. Sonra boşalan meydanlar. Meydanların melankolik cazibesi gelir sonra. İnsanlar yakasını kaldırır, başını öne eğer, şemsiyelerine saklanır oralarda. Yağmur bir iç dökmeyi de anımsatır bana. Güzel bir şey olur da sevinç

Dilimin altındaki çakıl taşı

Aksaray-Küçük Lânga'nın kadınları Pertevniyal Valide Sultan'ın yaptırdığı, zarafeti göz kamaştıran gotik camide Yeşil Hoca diye yakışıklı birinin sohbetlerine devam ederler, Hafız Burhan'dan ilâhiler dinlerlerdi. Sonra bizim evde toplanıp mis gibi sabun ve mangalda kahve kokuları arasında sohbete otururlar, zâtımı mest ederlerdi. Minik yatağımda uy