Abdüllatif Uyan

Türkiye

"Bu ordunun önünde kim durabilir!.."

Şah Kubâd-i Şirvânî hazretleri, bir sohbetinde; "Allah, göğsü kabarık insanları sevmiyor. Başı önünde olanları beğeniyor" buyurdu. Ve şunu anlattı: Huneyn Harbinde İslâm ordusu "on bin" mücâhittir. Bu, o gün için büyük bir kuvvettir. Mücahitler, bir an gaflete düşüp; "Bu ordunun önünde kim durabilir" derler. Yâni biraz böbürlenirler. Ama îkaz tez g

"Duâ almaya bakın..."

Allah adamlarından Şemseddîn-i İznîkî hazretleri, bir günkü sohbetinde; "Duâ almaya bakın! İnsan, duâ alarak Allaha yakın olur" buyurur. Ve şu menkîbeyi anlatır: Evliya-yı kirâmdan Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin gençliğinde bir âdeti vardır. Şöyle ki, herkesten duâ ister. Bir gün birinden buğday satın alır. Parasını ödeyip ayrılır. Ama duâ isteme

"Senin çocukların, benim çocuklarımdır..."

(Dünden devam) Ümmü Seleme şöyle anlatıyor: Beyim vefat edince; "Yâ Rabbî beni, Ebû Seleme'den daha hayırlı birine kavuştur" diye duâ ettim. Rabbime yalvardım. Sonra kendi kendime; "Ebû Seleme'den daha hayırlısı kim olabilir" dedim. Bir müddet geçti. Evimizi Resûlullah teşrîf etti. O esnâda bir hayvan derisini dabağlamakla meşguldüm. El

Ağlamaya izin vermediler!

Hazret-i Ebû Seleme'nin ölümü hakkında, hanımı Ümmü Seleme şöyle anlatır: Ebû Seleme vefat ettiğinde, içimden; "Gurbet ilde ölen bir garipti o. Ona, dillere destan olacak bir ağlayışla ağlayacağım!" dedim. Ve kendimi hazırladım. O ara Efendimiz geldi. Ve bana buyurdu ki: "Sen, Allahü teâlânın şeytanı çıkarmış olduğu eve, onu tekrar sokmak mı istiyo

"Ölü için feryat etmeyiniz!"

Katan Seferinde Ebû Seleme (radıyallahü anh) yaralandı ve yarası birdenbire deşilip nihâyet yatağa düştü! Tam beş ay kan aktı. Kan bir türlü durmadı. Ve tehlikeli bir hâl aldı! Resûl aleyhisselâm durumdan haberdar olur olmaz süt kardeşi ve çok sevdiği bu sahâbîsinin yanına gittiler. Ebû Seleme ölmek üzereydi. Ev halkı üzgündüler. Ağlamaya başladıla

Düşmanın yuvası dağıtıldı!..

Ebû Seleme bin Abdülesed (radıyallahü anh) ve arkadaşlarının Müslüman olduğunu öğrenen Kureyş kâfirleri, Eshâba hücûm ettiler. Bâzısını bağlayıp dövdüler! Bâzısını da hapsettiler. Ebû Seleme, Peygamberimizin amcası Ebû Tâlip'e sığındı. Kendi kabîlesi onu ısrarla Ebû Tâlip'ten istediler. Ama Ebû Tâlip vermedi. Onu himâyesi altına aldı. Uhud Harbi

"Ben adâlet etmezsem kim eder!."

Sevgili Peygamberimiz, Eshâbına ganîmet malı dağıtıyordu. Bir köylü, Efendimize; "Yâ Resûlallah! Adâlet üzere hareket et" deyiverdi. Efendimiz üzüldüler! Ve o köylüye dönüp; "Ben adâlet etmezsem kim eder" buyurdular. Hazret-i Ömer oradaydı. Efendimize dönüp; "Yâ Resûlallah! İzin ver, şu adamın cezâsını vereyim" dedi. Resûlullah Efendimiz; "Hayır, b

Akrep sokan bedevî reisi!

Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh), otuz kişilik bir seriyyeye kumandan tâyin edildi. Ve birlik hareket etti. Yolda, bedevîlere rastladılar. Reîslerini akrep sokup zehirlemiş Adam, tam ölmek üzereymiş. Bu sahâbîlere gelip; "İçinizde tabiplikten anlayan kimse var mı" dediler. Ebû Saîd-i Hudrî hazretleri: "Ben bir göreyim" dedi. Reîsin yanına vardı.

"Allahım! Bizi korktuklarımızdan emîn eyle"

Ebû Saîd-i Hudrî radıyallahü anh, Benî Mustalak Gazâsına ve Hendek Gazâsına katıldı. Gösterdiği kahramanlıkları Sevgili Efendimiz pek beğenmişti. Hendek Savaşıydı. Harp az hafiflemişti. Resûlullah Efendimize gelip evine gitmek için izin istedi. Efendimiz izin verdiler. Ve kendisine; "Yanına silâhını al. Zîra Benî Kureyzâ Yahûdîlerinin sana zarar ve

Cenâb-ı Hak, bizi Cennette komşu eyledi"

Pîr Alî Aksarâyî hazretleri, bir sohbetinde şu menkîbeyi anlatır: Mûsâ Nebî, bir gün; "Yâ Rabbî! Cennette benim komşum kim olacak" diye sorar. Hak teâlâ buyurur ki: "Falan beldede filân kasaptır." O bunu öğrenir, o beldeye varır. Evini öğrenip kapıyı çalar. Kasap, Onu güler yüzle karşılar. "Hoş geldiniz!" der, içeri alır. Başköşeye oturtur hâtırını