Bin yılı inşa eden Turkuaz Ruhu, önümüzdeki bin yılı da inşa edecek yegâne ruh!

Semerkand, Turkuaz Ruhu olarak adlandırdığım Maverâünnehir medeniyet havzasının yeniden tarihe girişine tanıklık eden bir toplantıya ev sahipliği yaptı: Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), ortak savunma anlaşması imzaladı, söz konusu devletlerden birine yapılacak bir saldırının hepsine yapılmış kabul edileceği kararı aldı. Eğer bu karar sulandırılmazsa, hakkıyla uygulanırsa, bölgenin ve dünyanın dengelerini değiştirebilir.Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın burada kurucu, tarih-yapıcı bir rol oynadığını görüyoruz. O yüzden kendisine takdim edilen Özbekistan Yüksek Devlet Nişanı İmam Buhari Nişanı çok anlamlı ve önemli. Tam da bin yılımızı kuran, gelecek bin yılımızı da kurma potansiyeli taşıyan Ehl-i Sünnet Omurga ve İrfânî Derinliğimizi yeniden harekete geçirmemizi sağlayacak Turkuaz ruhu olarak adlandırdığım medeniyet tasavvurumuzu yansıtan anlamlı ve önemli bir nişan bu. MODERN TARİH, İSLÂM'LA BAŞLAR Dünkü yazımda da gösterdiğim üzere, modern tarih, İslâm'ın doğuşu ve tarihe müdahalesiyle başladı. Avrupalıların Müslümanları Endülüs'ten sürmeleri, İslâm'ın kökünü kazımalarına yol açtı.İber Yarımadası'nda Müslüman Arapların yaşadıkları "Endülüs" (tarihten sürülme ve yok edilme) felâketi, Avrupalıların kendilerini toparlamalarını, tarihe girmelerini sağlayan atılımlarını, entelektüel, bilimsel, siyasî ve iktisadî devrimlerini borçlu oldukları, tarihten silme saldırganlığı gösterdikleri inanılmaz bir barbarlık örneğidir.Düşünsenize... Her şeyinizi borçlu olduğunuz bir medeniyeti yerle bir ediyorsunuz, o medeniyetin çocuklarını katlediyorsunuz barbarca; engizisyon mahkemeleri kurarak -deyim yerindeyse- afrodizyak bir zevkle soykırım yapıyorsunuz!Belçikalı şehir tarihçisi Henri Pirenne'in Muhammed veŞarlman başlıklı kitabında "Şarlman olmasaydı, Avrupa kurulamazdı; Muhammed olmasaydı, Şarlman olmazdı" çarpıcı gözlemiyle özetlediği Avrupa'nın kurulmasında ve tarihe kışkırtılmasında kilit rol oynayan Müslümanları saygıyla ve şükranla anacağınıza, elinize geçen ilk fırsatta, tarihten silmekte bir an bile tereddüt etmiyorsunuz!TÜRKLER, İKİ ENDÜLÜS YIKIM TECRÜBESİ YAŞADILAR!Oysa o Müslümanlar, hiç bir medeniyetin kökünü kazımadılar; karşılaştıkları bütün medeniyetlerden -vahyin filtresinden geçirerek- beslendiler; ölmekte olan kültürlere âb-ı hayat iksiri sundular; kendilerinden önceki medeniyetleri hem hayırla yadettiler hem korudular hem de insanlığa takdim ettiler.Buna rağmen Avrupalılar, İber Yarımadası'ndaki Müslümanlara bu dünyada cehennemi yaşattılar; oysa o güzel Müslümanlar Avrupalı barbarlara bu dünyada cenneti armağan etmişlerdi.Yetmedi, Avrupa'daki Arap Müslümanlara yaşattıkları bu "Endülüs" (katliam, tarihten sürme) felâketini Müslüman Türklere de yaşattılar, Moğollarla birlikte.Haçlı saldırıları ile Moğol saldırıları, Müslüman Türklere yaşatılan yeni bir Endülüs (katliam ve tarihten sürülme) felâketiydi. Müslüman Türkler, kendilerine yaşatılan bu ilk Endülüs felâketini Anadolu, Balkanlar ve Arap dünyasına açılarak gerçekleştirdikleri Selçuklu ve Osmanlı medeniyet atılımlarıyla aştılar.Ya da şöyle söyleyeyim: Haçlı ve Moğol saldırıları, Müslüman Türklerin devletlerini, maddî kazanımlarını yerle bir etti ama turkuaz ruhu olarak özetlediğim ruhu yok edemedi.Özetle: Müslüman Arapların İspanya'da yaşadıkları "Endülüs" ("yıkım") tecrübesi fiilen gerçekleşmişti; Türkler ise iki Endülüs yıkım tecrübesi yaşadılar; birincisi İspanya'da olduğu gibi fiilen gerçekleşti; -Türkiye Türkleri de dâhil bütün Türklerin yaşadıkları- ikinci "Endülüs" tecrübesi ise zihnen!Turkuaz ruhu, Türkistan-Horasan havzasındaki birinci "Endülüs" yıkım tecrübesini aşmamızı sağladı; o yüzden ikinci Endülüs fiilen değil, zihnen hayata geçirildi: Bunu da püskürteceğiz inşallah önümüzdeki bir-iki asır içinde.TURKUAZ RUHU: ÖNCE İNSAN, SONRA NİZAMTurkuaz ruhu neydi, pekiTurkuaz ruhu, mavi ile yeşil'in, yani gök ile kök'ün