Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi, A'mak-ı Hayal ve Kılıçdaroğlu

İstanbul'da yaşanan yoğun kar yağışı ve sonrasındaki tartışmalar devam ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan bir haber kanalında gündeme dair soruları cevaplandıracaktı. İşte tam bu esnada Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan ile aynı saatte çok özel şeyler açıklayacağını duyurarak sosyal medyadan bir paylaşım yaptı. Kemal Kılıçdaroğlu evinden yaptığı paylaşımda kendisine sayısız belge yağdığını ve devletin nabzını tuttuğunu iddia ediyordu. Merak etmiyor da değilim, acaba Kemal Bey'e gönderilen evrakın içinde CHP'li belediyeler ile alakalı gönderilen evrak da var mı Dönelim konumuza. Kılıçdaroğlu'nun iddialarına göre 3 Nisan 2018 tarihinde bir ihale açılır, açık olarak yapılan bu ihaleye toplamda 15 firma katılır ve açık ihale sonrasında ihale 3.198.743.000 TL ile bir yüklenicide kalır fakat daha sonra ihale iptal edilir. Aradan geçen iki küsur yıl sonra, 21 Ağustos 2020 tarihinde aynı iş tekrar ihale edilir ve bu sefer yapılan ihale 9.449.995.000 TL ile başka bir yükleniciye verilir. Buradan mülhem Kılıçdaroğlu sorar, aynı işe neden 6 milyar TL fazladan verdiniz Ve hükmünü verir: 'sırf bu 6 milyar TL'ye konmak için ihaleyi iptal ettiniz.' Bunlar elbette önemli iddialar lakin Kemal Kılıçdaroğlu'nun şahsında alıştığımız bir hakikat var artık. O da şu; Kemal Kılıçdaroğlu bugüne kadar o kadar çok mesnetsiz iddialar ortaya attı ve sonradan boş çıktı ki bu iddianın da mutlaka teyidi gerekliydi. Nitekim teyit de edildi.. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu çıktı ekrana ve elindeki belgeler ile konuyu izah etti. Kılıçdaroğlu'nun aynı iş diyerek iki kez vurguladığı şey meğerse aynı iş değilmiş. İptal edilen 2018 tarihli ihale Bursa-Osmaneli yüksek hızlı demir yolunun 50 km altyapı, 56 km üstyapı ihalesi iken, 2020 yılında yapılan ihale 201 km uzunluğa çıkarılmış yani kapsamı genişletilmiş başka bir ihale. Yani 2018 yılındaki ihalenin kapsamı genişletilmiş ve 106 km daha ilave iş bindirilerek bir ihale gerçekleştirilmiş. Aslında Adil Karaismailoğlu'nun anlatımlarında daha fazla teknik detay var ama sanırım bu kadarı kâfi. Peki bir ana muhalefet partisi lideri meydanın boş olmadığını ve birinin kalkıp eğrisini doğrusunu anlatacağını bilmez mi Hakikat ortaya çıktığında itibarsızlaşacağını, sözüne kimsenin güvenmeyeceğini düşünmez mi Bilir elbet ama ne hikmetse Kemal Kılıçdaroğlu bu konuda epey rahat bir siyasetçi. İşte tam bunları düşünürken yıllar önce okuduğum Filibeli Ahmed Hilmi'nin meşhur eseri A'mak-ı Hayal aklıma geldi. A'mak-ı Hayal'de meşhur bir bölüm vardır: Çifte Hafızlar İstanbul'da vakti zamanında iki deli varmış. Delilerden biri gerçek bir hafız iken, diğeri hafızın ağzından çıkan sesleri taklit ederek hafızmış gibi geçinen bir arabacıymış. Gerçek hafız ara sıra kendilerini izleyen kalabalığa 'Vallahi, billahi bu hafız değil, onu dinlemeyin' dese de yalandan hafız gözlerini kırpıştırarak 'Sözlerine kulak asmayınız, zavallı delidir' dermiş. Bir gün bu yalandan hafız ile görüşürken romanın kahramanı 'neden hafız olmadığın hâlde hafızlık taslıyorsun' diye sormuş. Yalandan hafızın cevabı âdeta bugün yaşananlara