Medeniyetler mezarlığı...

Geçtiğimiz günlerde Necip Hablemitoğlu'nun katil zanlısı Nuri Gökhan Bozkır'ın MİT'in başarılı bir operasyonu ile ülkeye getirilmesi ülke gündeminde epey tartışılmıştı. Konuya dair birtakım detaylar son birkaç günden bu yana basına yansımaya devam ediyor. Yakın bir zaman içinde katil zanlısı Bozkır'ın vereceği bilgiler, yabancı istihbarat teşkilatları ve iç uzantılarının faaliyetlerine dair tabloyu daha net görmemize vesile olacaktır. Keza yine iki ayrı ülkede birden icra edilen 'Kış Kartalı Harekâtı' TSK ve MİT'in ortaya koyduğu muazzam bir başarı ve koordinasyonun sonucudur. Bu ve bunun gibi son yıllardaki başarılı operasyonlar ister istemez 10 yıl önce MİT'e kurulan kumpası aklımıza getiriyor. Bugün 07 Şubat 2012 tarihinde yaşananları anlamanın en güzel yolu zamanı geriye sararak o günden bugünlere bakmak. MİT'in daha o günlerde başlayan kapasite inşası hem İsrail'de hem de bazı güç merkezlerinde büyük rahatsızlık oluşturmuştu. Komplo teorisi falan kaleme almıyorum, tamamen yaşanmış hakikatlerden bahsediyorum. Yoksa Türkiye'deki bürokratik bir atamaya itiraz neden Tel Aviv üzerinden gelsin ki İsrail'in 2010 yılındaki Savunma Bakanı olan Ehud Barak konuşmasının kaydedildiğinden habersiz olduğu bir anda 'İran destekçisi bir adam Türkiye MOSSAD'ının başına atandı. Onların elinde önemli miktarda sırrımız var ve son iki aydaki izlenimimiz bu bilgileri İran'a açabilecekleri yönünde' diye konuşmuş, İsrail basını benzer haberler yapmıştı. Bin yıllık devlet aklı sahibi bir ülkenin yöneticileri devlet olmanın gereklerini ve ne yapacağını Ehud Barak'tan öğrenecek hâli yok elbette, lakin İsrail'in bu rahatsızlığı içerideki izdüşümlerini harekete geçirmeye yetmişti. Eğer bir tedbir alınmazsa istihbarat noktasında Türkiye'nin 2022 yılında geldiği nokta daha o zamandan kestirilmişti. İşte 07 Şubat 2012 tarihindeki MİT kumpası, bugün gelinen noktanın önüne geçmek maksadı ile planlanmıştı. Hâlâ devletin güvenlik sektöründe ve savunma sanayiinde elde ettiği başarıların ivedilikle durdurulması birilerinin ajandasında bir numaralı gündem maddesidir. O zamandan bugün elde ettiğimiz muvaffakiyetleri görenler, 2053 ve 2071 yılında geleceğimiz noktayı da açıkça görmekteler. Bugün devam eden mücadelenin kuşkusuz birçok boyutu mevcut, lakin yukarıda saydığım hususlar dışarıdakilerin içerideki izdüşümleri üzerinden yürüttüğü en önemli mücadele alanıdır. Hatta sadece içerideki izdüşümleri değil, terör örgütleri üzerinden de yürüttükleri saldırı da bunun bir tezahürüdür. PKK elebaşlarından Duran Kalkan, 'Avrupa ülkeleri ateşkes ilan etmeyecek, savaşı sürdüreceksiniz diye bize defalarca dayatmalarda bulundu' itirafını yapalı şunun şurası kaç ay geçti Şimdi de ajandalarında tek bir gündemleri var: Türkiye'yi budamak Zaten yıllardır uyguladıkları siyaset bu: Uzayınca buda, kuruyunca sula, siyaseti... Bu hedeflerine ulaşabilmek için ümitvar olmalarını gerektirecek tarihî bir hafızaları da var. Bugün içeride ve dışarıda yaşadığımız gelişmelerin tamamını defalarca bu ülke üzerinde tatbik ettiler ve defalarca başardılar. Şimdi de başarmamaları için bir neden yok, lakin 07 Şubat MİT kumpasından bu yana ellerini attıkları her