Yazılı basın

Gelişen internet teknolojisi sayesinde büyük atak yapan "Digital Medya" ilerleyen yıllarda "Yazılı Basını" ortadan mı kaldıracak Yoksa günlük çıkan gazeteler, kuşe kâğıda basılan dergiler, kendi kendini mi yok edecek Bildiğim kadarıyla son yirmi yıldır bu konu sürekli tartışılır ama bence kimsenin kimseye bir şey yaptığı filan yok.Gazetelerin tirajları düşmüş olabilir. Dergiler, eskisi gibi çok fazla ilgi görmüyor olabilir. Kitaplar bile artık digital mecralara taşınmış olabilir ama bu durum, asla gazete, dergi ve kitapların sonunu getirecek denilemez. Bin yıl önce kitapların insan hayatında, çok kıymetli bir yeri vardı bugün hâlâ o kitaplar o değerini korumaya devam ediyor. Matbaa teknolojisi geliştikten sonra dergi ve gazeteler insanların hayatına girdi ama kitaplar değerini kaybetmedi. Hatta en iyi kitaplar o dönemlerde yazıldı. Gazete ve dergiler, yaklaşık 200 yıl önce hayatımıza girdi. Hiçbir zaman gerçek hak ettiği yeri görmedi. Bazen kese kâğıdı vb. için kullanıldı ama her zaman hayatın içinde olmayı başardı. Önce radyo sonra televizyon bu tahtı sallamaya başladı. Yazılı basın, bu rüzgâr altında biraz sağa sola savruldu. Biraz yıprandı. Biraz değer kaybetti ama ayakta kaldı. Hatta promosyonla okuyucu sayısını bile artırdı. Tiraj rekorları, kırdı. Tam belini doğrultacaktı ki bu defa da karşısına internet ortamında yayın yapan "Digital Medya" dikildi. O zaman, bazıları bilmiş bilmiş şöyle dedi: "İşte şimdi yazılı basının sonu geldi!.."Aradan otuz yıla yakın zaman geçti. Gazete ve dergiler hâlâ hayatımızın içinde... Demek ki sonu gelmemiş. Dikkat ediyorum sosyal medya bile çoğu zaman gazete manşetlerini, köşe yazılarını, gündem yapıyor.Yıllar önce, bir gazetenin kapağında Bill Gates'in bir resmini görmüştüm. Şayet yanlış hatırlamıyorsam, büyük ve bomboş bir masada sadece bir gazete vardı. Hemen hemen bütün bilgisayarların kullandığı "Windows" denen programı yazan ve dünyanın en zengin adamı, masasına oturmuş gazete okuyordu. Bence hâlâ sabah kalkar kalkmaz gazete okuyordur. İhsan Ağır ŞİİR GÖNÜL Pınarın mı var ki gönül, kervan mı geçsinGözyaşına talibin mi var, ummana döksünDilinde zikrin mi var Rahman'ı zikir etsin,Arzuhâle düşmeyen söze kim içini döksün. Gönül, söyledin mi kaleme arzuhâlin yazsınBu figana, divane âşık yurdu, pazarsız kalsın.Ne hâl yollarsın bu gonca güle toprak kazsın,Susuz büyümez yaprağı narin, kurumu kalsın. Yine açmadın ey gönül, gonca gül mü kalacanYaranı tabibe sormadan karda kışta kalacan.Yurdunu