Yetenekli Kalemler

Türkiye

Masal olan gerçekler...

Çocukluğunda oynarken kendi oyuncaklarını kendi yapıp oynayanlardan, bisiklete binmek için mahallenin bisikletçisine giderek saatliğine kiralayıp iki üç tur atan, freni lambası vitesi zaten olmayan hurda bisikletlerde bisiklet sürmeyi öğrenenlerden söz ediyor dedelerimiz... Masal gibi anlatıyor bize onları... Onlar bisiklete motosiklete filan biner

Son görevimiz üzerine...

Vefat eden yakınlarımıza son görevimiz üzerine birkaç söz paylaşmak istedim."Miskin âdem oğlanınıBenzetmişler ekinciyeKimi biter, kimi yiterYere tohum saçmış gibi"der Yunus Emre. Bu Dünya ne gariptir ki asırlardan beri dolup boşalıyor. Bir yanda gelenler, diğer yanda gidenler. Doğumun muştusunu, düğünün neşesini ve ölümün hüznünü aynı gün yaşamamız

Kendi iyiliğiniz için

Değişim; sorunların sıkıntıların farkına varıp çözüm üretebilmek için plan, program ve eylemin gerçekleşmesi sürecidir. Şunu unutmamak gerekir. Değişime öncelikle kendimizden başlamalıyız. Zayıf yönlerimizi tespit edip gidermek için gerekli adımı atmamız gerekir. Aklınıza gelen her düşünce geleceğinizi oluşturmaktadır. Kendinizi sevin. Bu takdirde

Kendin olmak ve öz güven üzerine

Kişi kendini bilmek kadar irfan olmaz derler. İrfan, sözlükte bilme, anlama, biliş, anlayış olarak geçer. Bir diğer anlamı kültürdür. Burada beden gücü kuvveti değildir bilinmesi istenen... İlimdir, kültürdür, karakterdir...Günümüzde çokları bu alanda da aslında savunmasız durumdadır. Kendi öz değerini, kendi durumunu bilmesine çevresi fırsat bırak

Onlar artık iki kişi...

Evlilik öncesi ailelerin birbirlerine yönelik yaptırım uygulaması veya yaptırıma karşı direnç sergilemek istemesi evlendikten sonra bitmeli ve yeni evliler rahat bir nefes alacak şekilde baş başa bırakılmalıdır.Ama ne enteresandır ki bazı ailelerde bu ilgi ve müdahale evlendikten sonra da sürebilir... Bu müdahale ebeveynler için sıradan veya "şunca

Savaşın da bir hukuku vardır

"Müslümanlık garip doğdu, sonu da garip olur. Gariplere müjdeler olsun." Başta Gazze olmak üzere Müslümanların çektiği bu acılar ne ilktir ne de son olacaktır. Nice işkencelere maruz kalan ilk Müslümanların tek suçu, La ilahe illallah Muhammed'ün Resûlullah demeleri idi, şimdiki Müslümanlar yine Allah yine vatan diyor.Lakin kâfirlerin bin dört yüz

Barış ve huzurun anahtarı

İnsanlara faydalı olma düşüncesi ve eyleme geçirilmesi mutluluk duygusu yaşatsa gerek. Ünlü bir tiyatro sanatçısı bir röportajında işimi severek bir eğlence- oyun olarak görüyorum, üstelik bana avuç dolusu para veriyorlar demiş. Yaptığımız işi bir eziyet değil oyun-eğlence olarak görürsek kendimizi ve hizmet verdiğimiz kişileri mutlu ederiz. Bunun

Bencil kişilikler

Akıl mantık almıyor bazı insanları. Allah rızka kefil olduğu hâlde. Rızık endişesi yaşıyorlar.İmanın gitmesinden, ahiret gününün çetin azabından korkmuyorlar hatta akıllarının ucundan bile geçmiyor. Sarılmışlar dünyalık meselelere. Karnımı nasıl doyururum, nasıl görevde yükselirim, nasıl yapayım da kendimi gösterip öne çıkayım derdindeler. Bu insan

Ayıplanma korkusu

Dinîkonuları anlatıp öğrenirken utanılıp çekinilmez. Ama şimdi öyle bir hâldeyiz ki sadece dinde mi Hemen hemen her durumda "ayıplanırım" ve "utanırım" korkusuyla yaşıyoruz ve ister istemez geri çekiliyoruz. Eskiden şalvar giyilirdi ama kimse utanmazdı. Yırtık ayakkabı ve lastikle okula giderdik kimse utanmazdı, bisikletimiz yoktu kimse utanmazdı;

Başaramayacaklar!..

İnsanların hayatlarını sağlıklı, güvenli sürdürebilmeleri için belirli kuralların olması ve yerine getirilmesi gerekir. Bu kuralların bazıları hukuki olduğu gibi bazıları da manevi değerleri kapsayan yazısız kurallardır. Bunların yaptırım gücü manevi açıdan fazladır.Herkesin ağzındadır adalet, hak-hukuk, insan hakları, özgürlük vb. söylemleri. Her