Son görevimiz üzerine...

Vefat eden yakınlarımıza son görevimiz üzerine birkaç söz paylaşmak istedim.

"Miskin âdem oğlanınıBenzetmişler ekinciyeKimi biter, kimi yiterYere tohum saçmış gibi"der Yunus Emre. Bu Dünya ne gariptir ki asırlardan beri dolup boşalıyor. Bir yanda gelenler, diğer yanda gidenler. Doğumun muştusunu, düğünün neşesini ve ölümün hüznünü aynı gün yaşamamız mümkün olabiliyor.

Her üç hadisenin de döneme, ortama, coğrafyaya, kültüre göre değişen ritüelleri var. Doğumda ve düğünde neşe varken, ölümde hüzün ve acı hâkim.

Hayatın üç temel olayı hepimizce malum. Bendeniz büyük şehirlerde gerçekleşen cenaze defniyle ilgili bir tespitimi paylaşmak istiyorum. İzmir'de bir hafta içinde iki güzel insanı ukbaya yani ahirete öbür dünyaya uğurladık. Dikkati çeken şey, her iki cenazeye katılanların da yaş ortalaması ellinin üzerindeydi. Merhumların birinci derece yakınlarının dışında cenazede neredeyse genç yoktu. Bunun çeşitli sebepleri olabilir tabii ki. Ancak bu gördüğüm durum genç neslin, özellikle büyük şehirlerde, kültürün ana unsurlardan olan dinî bayramlara karşı hissettiğimiz duyarsızlığının cenaze törenlerine de mi sirayet ediyor endişesine kapılmama sebep oldu. Bayramları tatillere feda ettik. Büyüklerimize son vazifemizi neye feda edeceğiz Sanki bilinçaltında şöyle bir tavır şekilleniyor: "Biz genciz. Daha gidecek yolumuz uzun. Yaşlıları uğurlamak yaşlıların işidir" duygusu veya düşüncesi ağır bir itham değil mi Öyleyse sıradan insanların cenazelerinde gençler niye yoklar Sağlıklı, huzurlu, uzun ömürler dilerim kıymetli dostlar.

Şaban Özüdoğru

ŞİİR

Yüce dağlar

Bütün heybetiyle karşımda duran

Her gün size selam durduğum dağlar

Kendini özgürce semaya vuran

Size selam duran karşıki dağlar

Koyunlar kuzular oğlaklar sende

Buz gibi suları, ırmaklar sende

Ah çekip ağlayan aşıklar sende

Sabah güneşinde çiseli dağlar

Üzerinde gezdiğimde rahatım

Heybesi sırtında otlar kıratım

Oksijenden kıpkırmızı suratım

Temiz havasını aldığım dağlar

Kuru dallarından odun ederim

Islık çalar yankısını dinlerim

Efkârlı efkârlı türkü söylerim

Şairi coşturan şu yüce dağlar

Dolu yağmur yağar tepelerine

Kar yağar ta iner eteklerine

İlkbaharda açan çiçeklerine

Şairane âşık olduğum dağlar

Gürgen ağaçları meşe kestane

Köroğlu ile dağlar olmuş efsane

Süleyman olmuştur size mestane