Sekülerin kutsalları

Son günlerde yapmış olduğum "yeniçağ inanışlarıyla" ilgili araştırmada sekülerlik, kutsallık ve dini ritüellerin adeta birbiri içine girdiği, geleneksel ile modernin harmanlandığı, bir yeni inanç formunun insanlığa sunulduğunu gördüm.

Aslında birbirine zıt olan kavramların nasıl bir araya getirildiğine şahit oldukça tehlikenin daha vahim bir hale geldiğini fark ettim.

Modern dünya her ne kadar dini, hayatın içerisinden dışlasa da dinin kutsallarını ve ritüellerini terk etmemiş görünüyor. Dinin boşalttığı alanları modern kutsallar doldurmuş.

Seküler dünya yeni kutsallar icat etmiş. Mesela, ulusal idoller gibi. Ayrıca modern seküler hayatın idolleri olan sanatçılar, yazarlar, politikacılar, medya yıldızları adeta ortaçağın, kutsanmış azizleri gibi duruyor.

Martin Lings'in "Antik İnançlar ve Modern Hurafeler" kitabında ifade edilenlerin tam tersi, gelinen noktayı "antik hurafeler, modern kutsallar" olarak tanımlamak daha mümkün görünüyor. Mesela Kemalizm seküler kutsallık üzerinden sembolleri toplumsallaştırıyor, dokunulmazlığını sağlıyor. Bir milletin inanç dünyasıyla zıt pagan ayinlerini hatırlatan modern devlet ritüellerinin günümüz muhafazakâr siyasilerin hayatında daha bir görünür olması, geçmiş dönemlerin siyaset dilliyle karşılaştırıldığında daha fazla toplumsallık kazanmasını sağladığı bir gerçek.

Oysa dinî düşünüş bu türden bir kutsamayı dışlar. Asıl sorun ise dinî olanın yerine modern kutsamalar ikame edilirken dinî olanın anlamının boşaltılmasıdır.

Seküler bir sistemde şu veya bu gerekçe ile siyaset yapan bir Müslümanın sadece Müslüman olması, siyasal eylemlerini peşinen dinî kılmaz. Seküler bir devletin yöneticisi dinî inancı ne olursa olsun din hakkında hüküm veremez. Bunun adı olsa olsa dini siyasete alet etmek olur.

Kutsallıktan arınmayı ifade eden sekülerlik ile kutsallık arasında kesin bir zıtlık bulunmaktadır. Mesela her yıl 10 Kasım'da saat 9'u 5 geçe yapagelinen ritüel, resmi ideolojinin ürettiği bir ritüeldir. Buna sadece öylesine bir anma törenidir denilemez. Kollektif olarak icra edilen yönüyle bu ritüele insanların yüklediği anlamlarla tam bir kutsallık izlenimi verilmektedir. Yolda sokakta tam 9'u 5 geçe herkesin durması ve saygı duruşu, adeta bir kutsal ana katılmak manasında paganist bir ritüelden başka bir şey değildir. Üstelik resmi ideolojinin ürettiği tek ritüel bu da değildir elbette. Mesela Atatürk'ü Koruma Kanunu, ona bir nevi dokunulmazlık getirmiş, ona yapılan her eleştiri "Kemalist" cemaatte sert tepkilere yol açmıştır. Üstelik kutsallık ve dokunulmazlık laik bir anayasaya da sızmış. Çünkü anayasadaki değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen 4 madde seküler kutsallığın bir dokunulmazlığıdır.