Hoşgörü, sevgi, saygı, kardeşlik, misafirperverlik, doğruluk ve yardımlaşma gibi toplumsal değerler hayatımıza ışık tutar. Bu değerler kalkınmanın anahtarı ve ülkenin yolunu belirleyen gerçek pusuladır. Sadece bu mu Hayır tabii... Güzel insan olmanın da temel göstergeleridir...Kurumlar ve işletmeler bu sürecin neresinde sorularını duyar gibiyim bu
Ülke ekonomi politikaları sağlıklı ve anlaşılır veri üzerine kurulur. Temel olarak para politikası ve maliye politikası içinde bir cadı kazanı misali etkileşime giren ekonomik ve diğer alandaki verilerin gözlenerek yönlerinin belirlenmesi ekonominin izlediği yola da ışık tutar.Bu durum sadece hükümetin aldığı kararları değil, tüketici ve firmaların
Gıda konusuna olağan yaklaşım genel olarak gıdaya ulaşım üzerine verilen istatistikler üzerine kurulmuştur. İlgili istatistikler günde bilmem kaç dolarla hayatını idame ettirmeye çalışan insanın sayısı yanında, kuraklık ve benzeri faktörlerin gıdaya erişimi nasıl etkilediği üzerine kurulmuş genel verilerdir. Artık bu yaklaşım klasik verilerin kapsa
Ekonomik araştırmalarda yapısı ne olursa olsun, göç ile işgücü piyasası arasında etkileşim oldukça sık ele alınan bir konudur. Bu araştırmalar, göçü ekonomiye ve ekonomi-politik faktörlere etkisi kapsamında oldukça geniş bir bakış açısı ile inceler. Bazı durumlarda var olan işsizliği daha da artırıp artırmadığı, diğer durumlarda da ulusal çapta fak
Tekel olmak, tekel oluşturmak sadece ürün piyasasında geçerli değilmiş. Türkiye İstatistik Kurumunu'nun (TÜİK) son günlerde kamuoyunda da epey tartışılan niyetinden öğreniyoruz bunu.Artık hizmet sektöründe de tekel olmak ve tekel kalmak için yeni adımlar atılıyor. Bunun en taze örneği TÜİK'in niyetiyle karşımıza geliyor. Resmi istatistiklerin koord
Her bir ekonomik türbülans dengeleri bozar ve yeniden aynı veya faklı da olsa dengeye erişmek zaman alır. Sadece zaman da değil, daha bir birçok maliyet maalesef toplumsal yükü yukarılara taşır.Dikkat ederseniz işverenin (uygun) çalışan, emeğini arz edenin ise iş bulamadığı yorumları ile dolup taşıyor her yer. Bir yönüyle doğru yorumlar bunlar...Kü
Birkaç yıl önce patates ve soğan kıtlığı ya da arz zincirinde kırılmayla başladı gıda sorunu...Tarladaki maliyetlerin resmi enflasyonun çok üzerinde artması ve gelirlerin bu artışa ayak uyduramaması onun ilk sinyalleriydi. Yaklaşık 4-5 yıl oldu ve o zamandan günümüze de patates, soğan, domates, en sonunda da şeker ve ayçiçeği yağı ile devam eden gı
Baş döndürücü bir sürecin içinde geçiyoruz...Bir yanda uzun bir süreden beri hatırlamadığımız hatta aklımızdan bile geçmeyen bir ülkenin diğer bir ülke topraklarını işgal etmesi, diğer taraftan uluslararası ekonomilerde yaşanan başta yüksek enflasyon oranları ve doğal olarak hayat pahalılığı.Anlaşılan yeni bir dönem karşımızda... Çalkantısı ve yeni
Sosyal bilimlerde altın kural kavramını pek de sık duymayız. Konu sadece kısıtlı akademik çalışmalara sıkıştırılmış ve daha çok teknik seviyede ele alınmıştır. Öte yandan ekonomik teoride tam olarak bilmesek de günlük hayatımızda bu kuralın ne derece hayatımıza işlediğini çok derinden hissederiz.Altın kuralı öncelikle bir açıklığa kavuşturalım...Al
Halkın hayat pahalılığı ve enflasyona olan ilgisi sıradan bir duygu değildir. Onu derinden etkiler ve geliri ile harcaması arasında dengenin bozulmasının en büyük kaynağı olarak da enflasyonu görür. Yüksek enflasyon dönemlerinde bu ilgi daha da artar... Enflasyonun tanımını yeniden çalışmaya, ayrıntılı öğrenmeye başlar çünkü tüketiciler bilgiyi kul
© 2016