Nefis, hîleler yapan, dalavereci bir rakiptir!

"Bir kimse nefsin kötü isteklerinden korunmazsa murâd atını, ilâhî yoldaki arzu ve isteğini kaybetmiştir." Hamza İsferâyinî hazretleri evliyânın büyüklerinden ve fıkıh âlimlerindendir. 1380 (H.782) yılında Maverâünnehr'de İsferâyin kasabasında doğdu. Küçük yaştan îtibâren ilim sâhipleri ve gönül sultanları ile berâber oldu. Şeyh Muhyiddîn hazretlerine intisab ederek yüksek derecelere ulaştı. 1462 (H.866) yılında vefât etti. Timûr Hanın torunlarından Sultanzâde Muhammed bin Baysungur, Irak'a gideceği vakit şeyhin ziyâretine geldi. Şeyh ona adâlet ve merhâmet hakkında pek çok nasihatlerde bulundu. Sohbet esnâsında şehzâdenin kalbinde şeyhe karşı büyük bir muhabbet hâsıl oldu. Şeyhin önüne bir kese altın bıraktı. Şeyh bunu kabûl etmedi ve şu beyti okudu: "Altını dağıtmak, onu hiç almamaktan daha iyi ve hayırlı değildir." Sultanzâde bundan sonra şeyhe daha çok bağlandı... Hamza İsferâyinî hazretleri, Azerî mahlasıyla yazdığı kasîdelerini toplamış olduğu dîvânındaki şiirlerinden bâzıları şu mânâdadır: "Ben sana hikmetten bir nükte öğreteyim. Sen bunu yaparsan iki âlemde büyük adam olursun. Tarîkat libasını giydiğin vakit zilletten müteessir olma. İzzet ile övün." "Yaygı gibi yayılmış olan bu yeryüzünün durumunu gözünün önüne al. Bunu tıpkı siyâh, beyaz hânelere ayrılmış bir satranç tahtası gibi farz et. Birbiri karşısına konulmuş siyah ve beyaz hâneler ayniyle gece ve gündüzün aydın ve karanlık saatlerine benzer. Burada akıl ve nefis birer mühendis ve hokkabaz ve yekdiğerini yenmek isteyen iki satranç ustasıdır. Aklını başına al; nefis,