Kalbe gelen iyi ve kötü düşünceler...

"Kalbe gelen kötü şey söylenmedikçe ve buna uygun hareket edilmedikçe affolur." Nîmetullah Nahçıvânî hazretleri Osmanlılar zamânında yetişen İslâm âlimlerinden ve Nakşibendiyye şeyhlerindendir. Âzerbaycan'ın Nahçıvân şehrinde doğdu. Orada bulunan kıymetli âlimlerden ilim tahsil etti. Sonra tasavvufa yöneldi. Aldığı mânevî işâret üzerine Konya'ya bağlı Akşehir'e yerleşti. 1514 (H.920) senesinde orada vefât etti. Çok kitap yazdı. "Hidâyet-ül-İhvân" isimli eserinde şöyle anlatır:Kalbe gelen düşünce beş derecedir: Birincisi, kalbde durmaz, def edilir. Buna (Hâcis) denir. İkincisi kalbde bir zaman kalır. Buna (Hâtır) denir. Üçüncüsü, yapmak ile yapmamak arasında tereddüd olunur. Buna (Hadis-ün-nefs) denir. Dördüncü derece, yapması tercîh edilir. Buna (Hemm) denir. Beşinci derecede bu tercîh kuvvetlenip, karar verir. Buna (azm) ve (cezm) denir. İlk üç dereceyi melekler yazmaz. Hemm, hasene ise yazılır. Seyyie ise, terk edilirse, sevap yazılır. Azm olursa, bir günah yazılır.) İşlemezse, bu da affolur. Hadis-i şerifte, (Kalbe gelen kötü şey söylenmedikçe ve buna uygun hareket edilmedikçe affolur) buyuruldu. İnsanın kalbine, küfür veya bid'at îtikadı olan bir düşünce gelince, bundan üzülür ve hemen reddederse, bu kısa düşünce, küfür olmaz. Fakat, senelerce sonra kâfir olmaya karar verirse, hattâ bunu bir şarta bağlarsa dahi, karar verdiği anda kâfir olur. Senelerce sonra bir kâfir ile evlenmeye niyet eden kadın da böyledir. Haramı işlemenin günahı, işlemeye