"Gözümün nûru ve lezzeti namazdadır"

"Namaz kılarken, Allahü teâlâyı görmek mümkün değil ise de, görür gibi bir hâl hâsıl olmaktadır." Cemâlüddîn Safrâvî hazretleri Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 544 (m. 1149) senesinde Mısır'da İskenderiyye'de doğdu. 636 (m. 1238) senesinde İskenderiyye'de vefât etti. Mısır'da meşhur âlimlerden fıkıh ilmini öğrendi ve zamanının büyük hadîs âlimlerinden hadîs-i şerîf dinledi ve rivâyette bulundu. Bir dersinde şunları anlattı: "Namaz kılarken, Allahü teâlâyı görmek mümkün değil ise de, görür gibi bir hâl hâsıl olmaktadır." Bu hâlin hâsıl olduğunu tasavvuf büyükleri söz birliği ile bildirmişlerdir. İslâmiyetin başlangıcında namaz Kudüs'e karşı kılınırdı. Beyt-ül-mukaddese karşı kılmayı bırakıp, İbrâhim aleyhisselâmın kıblesine dönmek emrolunduğu zaman, Medine'deki Yahudiler kızdılar. "Beyt-ül-mukaddese karşı kılmış olduğunuz namazlar ne olacak" dediler. Bekâra sûresinin 143. âyet-i kerîmesi gelerek; "Allahü teâlâ îmânlarınızı zayi eylemez!" meâlinde buyuruldu. Namazların karşılıksız kalmayacakları bildirildi. Namaz, îmân kelimesi ile bildirildi. Bundan anlaşılıyor ki, namazı sünnete uygun olarak kılmamak, îmânı zayi etmek olur. Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) "Gözümün nûru ve lezzeti namazdadır" buyurdu. Bu hadîs-i şerîf; "Allahü teâlâ namazda zuhur ediyor, müşâhede olunuyor. Böylece gözüme rahatlık geliyor" demektir. Bir hadîs-i şerîfte; "Ya Bilâl (radıyallahü anh) Beni rahatlandır!" buyuruldu ki; "Ey Bilâl! Ezan okuyarak ve namazın ikâmetini söyleyerek,