Darbeci yapılanma ve Ümit Özdağ

Osmanlı devletinden günümüz Türkiye'sine kadar askerlerin ülke yönetimindeki etkisi çok güçlü olmuştur. Yeniçeri ocağından tutun İttihat Terakki Partisine kadar gayrimüslim azınlıkların etkisi altında kalan ordumuz; padişah yönetime karşı sık sık ayaklanmıştır. Yeniçeri ocağının kaldırılması ile bir parça rahatlayan Osmanlı Devleti; bu sefer de ordu içine sızan Sabetay Sevi Tarikatının müritlerinin etkisi altında kalmıştır. Abdülhamit Han'ın 1909'da tahttan indirilmesi ile çoğu Sabetay müridi İttihat ve Terakki partisinin yönetimi altına giren bu cihan devleti, Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşında alınan yenilgiler sonrası; tarih sahnesinden çekilmiştir. Milli mücadele ile birlikte yeniden derlenip toparlanan Türkiye Cumhuriyeti yine Sabetay Sevi'nin özellikle ordu içine sızdırdığı subaylar aracılığı ile zayıf düşürülmüştür. Meclis'in yetkileri sık sık milletvekillerinin elinden alınarak askerlere verilmiştir. Maalesef askerler ve faşist zihniyete sahip komutanlar çok kötü bir yönetim sonucunda ülkemizi yangın yerine çevirmişlerdir. Lozan Anlaşması ile "Misak-ı Milli" adı verilen yeminimiz çöpe atılmış ülke sınırları İngilizler başta olmak üzere Batılı ülkelerin istediği şekilde menfaatlerimize aykırı bir şekilde çizilmiştir. Kıbrıs, Hatay, Halep, Musul, Kerkük, Nahçıvan, Batum, Batı Trakya, Limni, 12 Ada, İngiliz, Fransız, İtalyan, Sovyetler ve Yunanlılara peşkeş çekilmiştir. Hatta İstanbul ve Çanakkale Boğazları ve Gelibolu Yarımadası, Türkiye'nin egemenliğinden alınarak askerden arındırılmış bir bölge haline getirilmiştir. Elbette