Türkiye'de ırkçılık yapan kimlerdir

Türkiye, çok farklı etnik toplumların yaşadığı, inanç ve geleneklerini devam ettirdiği zengin kültür yapısına sahip bir ülkedir. Böylesine güzel bir ülkenin bölünüp parçalanması için en etkili araçlardan bir tanesi "ırkçılık" adı verilen iğrenç bir düşünce sistemidir. Yunan ve Batı felsefesinin günümüze ulaşmış insanlık düşmanı bir ideolojisidir. İslam dininin en savaşçı ve korkusuz kavmi olan Türkler, yüzyıllardan beri Haçlı ve Moğol istilalarına karşı canını dişine takarak direnmiş ve Müslümanların izzetini korumuşlardır. Birinci ve İkinci Kılıç Arslan 72 milletten toplanmış Haçlıları Anadolu topraklarına gömerken Sultan Baybars Ayncalut'ta Cengiz Han denilen Moğol yağmacısını durdurmayı başarmıştır. Türklerin Müslüman toplumları içerisindeki gücünün farkına varan İslam düşmanları, "nasıl bunları dinden soğuturuz" telaşı ile çaba göstermişlerdir. Nihayetinde 20. yüzyılda buna muvaffak olmuşlardır. Öyle ki; İslam topraklarına Haçlı ve Moğolların girmemesi için hayatını feda eden Türkler yerine; "Suriyeli Müslümanların Türkiye'de işi ne" diyecek kadar dinden kopmuşlardır. Elbette bu noktaya kolayca erişip gelmediler. Yıllarca dışarıdan organizeli bir şekilde "Türk ırkçılığı" adı verilen bir ideoloji vasıtasıyla bunu gerçekleştirmeye çalıştılar. Ne ilginçtir ki; böylesine çağdışı ve iğrenç yöntemi hiçbir gerçek Türk'e benimsetemediler. Sadece Türk gibi görünen Sabetaycı, Ermeni ve Rum dönmeleri ile birlikte bir kısım Yahudileri bu işte kullandılar. Moiz Cohen isimli bir Yahudi, Munis Tekinalp adını alarak Türkiye'de ırkçılığın ideolojik bir araç olarak kullanılmasının önünü açtı. Sabetay Tarikatine mensup devlet yöneticilerinin de desteğini alarak 1928 yılında "Türkleştirme" adı altında kitap yayınladı. Hagop Martayan isimli bir Ermeni, benzer şekilde Türk Dil Kurumunun başına geçti. Soyadı kanunu ile "Dilaçar" adını alan bu şahıs; "Güneş Dil Teorisi" ile meşhur oldu. Türkçeyi katlederek Türklerin