Yürekli bir doktor

Biliyorsunuz Enternasyonalizim de Globalizim de bir ilkedir. Tez ve vaatleri ise; "güya" insanları birbirine yaklaştırmak ve bu yolla "herkesi mutlu" etmektir. Bu ilkelerin uygulandığı toplumlarda ola ki millî bir refleks ile, bu iddiada olanların "aksini savunup" onların tezine karşı çıkarsanız yandınız. "Hangi devirde yaşıyoruz!". "Siz hâlâ o feodal kafada mısınız" şeklindeki baskılar ile "kafasını dahi kaldıramaz!" duruma getirirler adamı. Bunların yöntemidir... Söylediğinize, söyleyeceğinize pişman olursunuz. Mesela Türkiye'de 14 yabancı kuralıyla Türk futbolcularının "köküne kibrit suyu" dökülerek, futbol hayatlarının karartılmasına rağmen, sıkıysa biri "ne oluyor yahu!" diyerek bir önlem almaya çalışsın. Ya da bu uygulamanın yanlışlığı gün gibi ortada iken; bir Federasyon yetkilisi sıkıysa "Durun kardeşim, ben Türkiye'de yabancı oyuncu kontenjanını takım başı 3 ya da 4 futbolcuyla sınırlandırıyorum. Bunu da kriter ve şartlara bağlıyorum. A-Türkiye'ye gelen futbolcunun yaşı makul olacak. B-Oynadıkları takımda en iyilerden olacaklar. C-Gittikleri ülkede bilgi ve görgü artıracaklarından kuşku duyulmayacak. D-Şu kadar millî olmuş olacak. E-Bir sezonda gol ve asist ortalamaları şundan aşağı olmayacak." diyebilsin. Ya da bir spor yazarı mealen böyle yazsın. Hadi görelim. Bu durumda karşılaşılacak ilk saldırı "ırkçılık" suçlamasıdır. Buradan iddia ediyorum; son 22 senedir Türk Futbolu işte bu yöntemle "teslim alındı". Hükümet veya Federasyon, bir Allah'ın kulu da buna karşı durmadı. Elbette bu son 20 yıllık siyasi iktidarın da "eskilerine nazaran" bu