Büyük bir ayıp!..

Herkes tarafından da bilindiği gibi bir spor adamı, bürokrat ve siyasetçi olmamla birlikte 80'li yılların tasviri ile "Devletten Yana" sıfatımdan hiç vazgeçmedim. Bu özelliğimiz de; Devletin Başı'ndan, alışveriş yaptığımız bakkala kadar bilinen herkesin malumu bir husustur. Bilmeyenler adına da bunu köşemden tekrar belirtmemde bir mahsur görmüyorum. Bu bilinilirliğin rahatlığı ile ifade etmek isterim ki; uğrunda tüm gençlik yıllarımdan beri büyük emek vererek, risk aldığım "Millî Devlet" ya da "Güçlü Devlet" imajına, Kayserispor-Fenerbahçe maçındaki "seyirci yasağı" kararı ile zarar verildiği kanaatindeyim. Tüm bunların ışığında art niyetle mahsurlu bir yere yamanamayacağıma göre de gönül rahatlığı ile ifade ediyorum ki; tribünlerdeki vatandaşın tezahüratını "üç-beş siyasi provokatöre" ciro etmek ve bunu bu şekilde değerlendirmek; 1- Devleti tanımamak. 2- Stratejik cehalet. 3- Tribünlere hakaretten ibarettir. Bu cümleden hareketle tekrarlamam gerekirse Kayseri'de oynanan Kayserispor-Fenerbahçe maçında Spor Güvenlik Kurulu'nun aldığı karar sportif değil, siyasidir!.. Tabii bu ifadeyi kullanmamdaki kastım da siyasi iradenin bir "talimatı" olduğunu ima etmek değil,"bürokratik bir yaranma çabası"nı ortaya koymaktır. Şimdi siz yönetenler, daha düne kadar kulüplerimizin tribünlerinden kendi kulüplerinin başkanlarına yapılan istifa çağrılarını unutur, merhum Başbakanımız Mesut Yılmaz Bey için açılan "Sandıkta Görüşürüz Mesut Bey!.." pankartını gözardı eder ve Fenerbahçe, Beşiktaş tribünlerinden atılan "Hükümet istifa!.." sloganlarına kafayı takarsanız, yaşananları da bir kaç provokatör diye takdim ederek, bu izahla da yasaklar getirirken, Bursaspor-Amedspor