Nasıl bir başkan!

İnsanlar yaş aldıkça hayata dair ciddi kazanımlar edinirler. Siz buna "tecrübe" de diyebilirsiniz. Şahsen benim de bu hususta edindiğim tecrübelerin en kıymetlilerinden biri; "Baş, ya da zirvedekilerin akıl verilmesinden hoşlanmadığı"dır. Tabii zirvedekiler derken bunu da sınıflandırmak gerekir. Hiç kimseye tutunmadan, hiçbir kişi veya kuruluştan maddi manevi destek almadan, borçsuz ve minnetsiz, kendi şahsi güç ve kabiliyetleri ile zirveye gelenle, bunun tam tersi, omuzlara basarak gelenin elbette bir farkı vardır ve ayrılması gerekir. İzaha çalıştığım da esasen budur. Örneğin zaten öncesinde "bir şey" iken, mesela Türkiye'nin en varlıklı kişi veya ailesinin mensubu iken... Esasen tanınmaya ya da meşhur olmaya ihtiyacınız yok ve "zaten zirvede" iken. Memleketteki bir toplumsal aktiviteye katkı sağlamak gayreti ile bir faaliyetin bir kulübün başına gelmiş ve camia için 2. kez zirve çabasındaysanız, zaten fevkalade bir farkınızın olduğu bilinir ve samimi olan herkes size katkı sağlamaya çalışır. Yani öncelikle bir yerlere tutunup, ricacı olarak zirve yapanların "ün" peşinde, zaten zirvedeyken toplumsal bir mülahaza ile 2. kez zirve deneyenlerin de "un" peşinde olduğunu millet bilir. Bildiği için de "alt yapısız" 1. zirvecilerin "akıl verilmesinden hoşlanmayacağı"nı da anladıklarından, beyhude bir gayret yerine 2. zirvecilerin "bilginin kırıntısından" dahi istifade edeceklerine inandıklarından onların çabalarına katkı sağlamak isterler. Niçin Yukarıda da söylediğimiz gibi bu davranışı görgünüz nedeni ile bir "akıl verme" saymayacağınız için. Efendim konumuz Fenerbahçe'de Nisan ayı içinde yapılacak Yüksek Divan Başkanlık seçimleri ile ilgilidir. Fenerbahçe Yüksek Divan Başkanlığı ve hatta yönetimi, temsil açısından fevkalade önemlidir. Böyle bir makamı "Yeliz" takma adı ile eski "ABD başkanı ile ilgili pazar hesapları" yapan ve yaptığı canlı yayınlarla "matematik ve siyaset" bilimindeki üstün yorumlarını yayınlayarak "medya fenomeni" olan "vatman ya da