Yapayalnız kaldım kendimle

"Örnek alıyoruz" dedikleri adam (ben) iki gözü iki çeşme ağlıyordu önlerinde... Köfte yemek için gittiği restoranda tesadüfen babamın askerlik yaptığı bölgede olduğumu anlayınca yaşadığım heyecanı ve anlatılamaz duygularımı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Restoran sahibi adam merak ettiğim ikinci soruyu da bilmişti Doğruydu. Kavunlu komik hikâyeleri çok dinlemiştim rahmetli Topçu Teğmen olarak Kıraç'ta görev yapan babamdan. Yutkunmaya başlamıştım, dolan gözlerimden yuvarlanan yaşlara engel olamıyordum. Arkadaşım şaşırmıştı, "yahu yapma filan" deyip duruyordu. Yanımızdaki genç yöneticiler şaşırmıştı... "Örnek alıyoruz" dedikleri adam iki gözü iki çeşme ağlıyordu önlerinde Lokanta sahibine dedim ki: -Beni o topların olduğu yere götürür müsün Çıktık köfteciden Kısa bir mesafe sonra eski yüzlü bir fabrikanın önünde durduk... Sağı solu uçsuz bucaksız araziydi... İleride çok katlı toplu konutlar görünüyordu -Top çukurlarının olduğu arazi buralarıydı. 'Baban bu topraklarda yapmış hizmetini, Allah rahmet eylesin' dedi. - Babamın anlattığına göre sazlık bir dere varmış buralarda -Vardı, dedi adam... Çocukluğumuzda bile kuruyordu... Kayboldu gitti zamanla. -Bak birisi hâlâ orada... Eliyle ileride belli belirsiz görünen top çukurunu işaret ediyordu. Çamurlu toprakta tereddütsüz yürüdüm, neredeyse kapanmış olan devasa çöküntünün başına. Hayatımdaki en güzel ve hüzünlü tesadüfü soluyordum Yıllarca gece uykularımdan önce yanına yatıp gözlerimi aça aça dinlediğim maceralarının yaşandığı yerdeydim. Bir öğleden sonrasıydı. Birkaç bulut koşturuyorlardı uzak İstanbul semalarında. Güneş çekingen