"Bana kefil olur musun"

Manisa'da Tekel Başmüdürlüğünün yanında, mütevazı bir Türkiye Gazetesi Büromuz vardı.Bu iş yerimiz küçüktü ama çok büyük hizmetlere, işlere vesile olan bereketli bir yerdi. Hemen yanında da Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) Müdürlüğü vardı.Öğleden sonra, ikindiye yakın bir zamanda büroda yalnız başıma oturuyordum. Canım biraz sıkkındı. Çünkü ev sahibi beni aramış ve demişti ki:"Damadım vefat etti. Hemen evi boşalt. Dört gün içinde Adana'dan kızımın evini getireceğim..."Ben ve arkadaşlar kiralık ev arıyoruz o da hemen bulunmuyor. Böyle çaresiz üzgün bir halde düşüncelere dalmış bekliyorum. O gün hiç müşteri de para da gelmedi. Bir iki müşteri geldi, o da mal iadesi veya şikâyet içindi, ondan dolayı da biraz üzülmüştüm. O saate kadar hiç olumlu içimi ferahlatacak bir durum olmadı.O ara baktım, üstü başı tozlu, saç sakal bir birine karışmış; uzun boylu bir adam içeriye girdi, selam verdi. Selamını aldım "buyur abi" dedim. Adam "yahu kardeşim ben evimi yeni taşıdım. Elektrik abonesi için başvurdum. O da bir kefil imzası istiyor. Ben de buraların yabancısıyım, kimseyi tanımıyorum. Acaba rica etsem sen gelip bana kefil olup imza atar mısın Çok müşkül durumdayım" dedi.Ben de elimdeki kalemi masanın üstüne bıraktım. Masanın çekmecesinde büronun anahtarını çıkarıp elime aldım, ayağa kalktım. Adama "çık dışarı" dedim.Adam "kardeş kefil olmuyorsun da beni neden kovuyorsun" dedi ve dışarı çıktı. Ben de büronun kapısını kilitledim. Adamın kolundan tuttum:"Abi buyur