Ünal Bolat

Türkiye

İyi ki o yanlışa düşmedim!

"Hayatın en büyük sırrı bize Allahü teâlânın bir armağanı olmasıdır, ah bir anlasak..."Hayat bir armağan ise o zaman hayata dair her şey birer armağan değil midir Bir adam vardı. Her şeyden şikâyet ederdi. Mutluluk arayışında neredeyse bir ömür tüketmişti. Sanki memnuniyetsizliğin timsaliydi. Yüzü stresten mutsuzluktan kırış kırıştı.Ne olduysa bu a

Şimdi hemen hastaneye!..

"Ne enteresandır ki şimdi ne o tecrübeler kaldı ne o tecrübeli insanlar..."Öğrencilik yıllarımda yazın da bir inşaatta bekçilik yapıyordum. O yıllarda inşaatlar da insanı ürkütmeyen türdeydi. Hatta insanlar o yıllarda daha insani olmalı ki hiç hırsızlık yaşanmamıştı. Ama ben de görevim gereği bir yere oturmadan ayaküstüsabaha kadar ara ara inşaatın

Çocukluğumu hatırladım

"Yolda başka araç olmazsa günde bir kez inleyerek giden kamyon bir eğlenceydi bize..."Bayram sevinci yaşayan mini mini çocukları seyrederken daldım gittim istemeden... Hani şu apartman merdivenlerinden patır patır inerek kapı kapı zile basıp bayram kutlayıp şeker toplayan, veren olursa da elli yüz cep harçlığı almaktan başka bir eğlencesi olmayan ç

Ne yaptıysak çare olmadı!..

"Bu şekilde olmaz. Ekibin olmasa sen bir hiçsin. Herkese eşit davranmalısın" dedik ama...Hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum..."Neyse ki Trabzon'da bir turizm firmasında iş buldum. Aynı zamanda üniversiteye kaydoldum.Başlangıçta çok zordu. Uykusuz geceler, aç geçen günler oldu. Ama yılmadım. Zamanla hem işte hem okulda başarı gösterdim.Patro

Abdullah Bey'in hikâyesi

"Kendisine haberden ekonomiye, spordan nostaljiye vb. zengin içeriklerimizi söyledik..."Bir cumartesi günü, Mahmut abimizle birlikte İstanbul'da şirin bir mahallede, Türkiye gazetesi aboneliği ve tanıtımı için esnafları ziyaret etmeye başladık. Birkaç dükkân gezdikten sonra bir turizm bürosuna girdik. Kırklı yaşlarında, ismini sonradan Abdullah ola

"Bu iyiliğinizi hiç unutamam"

"Buraya yemek için değil, sabaha kadar vakit geçirebilmek için sandalyenin hatırına gelmiştik..."Asker, benimle ilgili hatırasını şöyle anlattı:"Sizin bölüğünüze ilk geldiğimiz günlerdi ve ben hastalanmıştım. Eğitim molasında bir duvarın dibine çökmüş vaziyette iken siz oradan geçiyordunuz. Sizi görünce ayağa kalktım ama siz benim hâlimden hasta ol

"Keşan'da görev yaptınız mı"

"O gün neşemiz yerinde, muhabbetimize bazen yan masaların kulak kabarttığını görüyoruz."Emekli bir subay olarak hatıralarımı anlatmaya devam ediyorum...Tatvan'da lojmanlara taşınmadan önce kısa bir süre sivil bir evde kiracı olmuş ve Tatvanlı bir ilkokul öğretmeni ile komşu olmuştum. Bu güzel insan geçen sene vefat etti. Mekânı cennet olsun. Kısa s

"Gözün üstünde olsun!"

"Onun kim olduğunu bildiğim hâlde hiçbir zaman biliyor gibi davranmamaya karar verdim."İki sene Tatvan'da bir yıl da Muş'ta görev yapmıştım... Subaylık hayatımın fiziken en zor dönemini burada yaşamakla birlikte ömrümün en güzel hatıralarını da burada yaşamış oldum...Emekli bir subay olarak bunlardan birkaçını paylaşmak istiyorum... "Terörsüz Türki

Annenin disiplini

"Anne bengeleceğimi düşünmüyor mu sanıyorsun Ben tembelliğimle öyle savaşıyorum ki..."İnsana en çok yakışan davranış modeli, karakterine uygun olanıdır. Ancak ilim her zaman lazım. Yaklaşık herkesin hayal kırıklıkları olmuştur. Tıpkı her tarafın başarı hikâyeleriyle dolu olduğu gibi. Önce bir anekdot sunmak istiyorum. Baştan söyleyelim ki analık du

İnsan yürekte barınır!..

"Gelen beyefendi beni de tanımıştı. Hatta benim öğretmen olduğuma çok sevinmişti."Biz dedemden ayrı olarak başka bir evde yaşıyorduk. Ama onu çok sevdiğimiz için sık sık ziyaretine gidiyorduk. Bu ziyaretlerde dedemin evinde kalan bu ağabeylere de uğrardık. Çok zor şartlarda hayatlarını sürdürüyorlardı. Genellikle köyden getirdikleri ekmeklerini ve