Antrikot musakka tiyatrosundan güllü jakuziye

İstanbul selle boğuşurken bay başkan yine ortalıklarda yoktu. Bakmayın siz sosyal medyada milletin 'başkan nerede' diye etiket açtığına Yalandan yere sordular zira herkes başkanın nerede olabileceğini tahmin ediyordu. Tatilde! İstanbullu perişan haldeyken bay başkan Fethiye Faralya'da lüks bir otelin güllü jakuzisinde keyif çatıyormuş. Hem de İstanbul'u kuvvetli bir yağışın vuracağını bildiği halde! Diyelim ki meteorolojiye inanmadı! Ama yağış geldi, sel oldu lakin bay başkan keyfini bozup da tatilini yarıda kesmedi. Süleyman Soylu çıkıp geldi, bayram nedeniyle Konya'ya baba evine giden İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ziyaretini yarıda kesip döndü. Ama Murat Ongun tatil için gittiği Balıkesir'de keyif çatmaya devam etti. Dahası, plajda güneşlenirken bay başkanını eleştirenlere laf yetiştirdi. Olan biten bundan ibaret. Biz şimdi gelelim asıl meseleye. Selin yaşattığı sıkıntının bir benzerini CHP seçmeni de yaşadı. Yazık! Doğal olarak bay başkanı savunmak zorunda kaldılar, inanmadıkları cümleler kurdular. Hasılı saçmaladılar. Oysa çok değil bir, bir buçuk yıl öncesine kadar bay başkana potansiyel cumhurbaşkanı adayı olarak bakıyorlardı. Erdoğan'ı yenecek tek ismin İmamoğlu olduğuna inanıyorlardı. Çünkü İstanbullular kadar CHP'lilerde algıya teslim olmuşlardı. Günün sonunda milyarlarca lira harcanarak yapılan algı faaliyeti hakikat karşısında yenik düştü. Öyle ya ajansla, algıyla da bir yere kadardı. Şimdi İstanbullular da CHP'liler de yaka silkiyor. Hal böyle olunca CHP'li kardeşlerimiz rotayı Mansur Yavaş'a çevirmişlerdi ki o da ne! Al birini vur ötekine! Mansur Başkan da bir çivi çakmadığı gibi onun ajansı da günün sonunda nalları dikti. Daha önce söylemiştim bir kez daha söyleyeyim; CHP eminim ki 'keşke İstanbul ve Ankara'yı kaybetseydik' diyordur. Bu arada her gün bir CHP'li belediye başkanın yolsuzluk haberini duyuyoruz. Kaldı ki CHP genel merkezi adı yolsuzluğa karışan bir çok belediye başkanını yakın zamanda partiden ihraç etmek zorunda kaldı. CHP seçmeni saç baş yoluyor haklı olarak. Dönelim konumuza. Mesela İstanbul'da ne eksikti de İstanbullu AK Parti'den vazgeçti AK Parti İstanbul'da bugüne kadar ne yapmamıştı yahut neyi yanlış yapmıştı da belediyeyi kaybetti Aslında bu soruların biri teknik iki cevabı var. Teknik olarak CHP şayet HDP'nin desteğini almamış olsaydı İstanbul'u kazanamazdı. Diğerine gelince; algının esir aldığı zihinler AK Parti'ye bir ders vermek istediler. Dahasını söyleyelim, AK Parti'ye oy vermemek için bahane aradılar. Belediye başkanlarının bindiği makam araçları bile tartışma konusu oldu. Sanki İmamoğlu seçildikten sonra Mercedes'e değil de Reno'ya bindi! Örnekleri çoğaltmak mümkün! Lüks arabaya binen başörtülü bir kadın bile bahane yapıldı, yahut bir villanın havuzunda keyif çatan delikanlı. Böyledir bu işler. Millet yüzünü çevirmesin bir kere! Her şey batar, mide bulandırır.