İstanbul'un cazibesi

Antik A.Ş'nin kırkıncı yıl etkinlikleri çerçevesinde yayımladığı "Tuvallerde İstanbul" isimli büyük boy kitap, bu kurumun kırk yıl boyunca portföyünegiren İstanbul resimlerinden oluşuyor. Antoine de Favray, "İstanbul Panoraması"Ressamlar baktığımız ama görmediğimiz şeyleri bize gösteren insanlardır. Auguste Boppe (1862-1921) 1911'de Paris'te basılan "Les Peintres du Bosphore au Dix-Huitieme Siecle XVIII. Yüzyıl Boğaziçi Ressamları" isimli kitabının ön sözüne; "Eğer günümüzde sanatçılar, artık hâyli kanıksamış olduğumuz Doğu'daki ışık, renk ve doğa güzelliklerini, kostümlerin parıltılarını ve yaşamın canlılığını hâlâ aramaya geliyorlarsa, bir ressam için, geçmiş asırlardaki İstanbul'un cazibesi kim bilir nasıl güçlü idi" sözleriyle başlar. Gerçekten gerek Boğaziçi gerekse İstanbul çok uzun bir dönemdir sanatçılar için esin kaynağı olmuştur. Zaman zaman imparatorluk başkentine gelen elçiler ya beraberlerinde ressam ve gravür sanatçıları getirmiş ya da kendileri çok sayıda çizim yapmışlardır.İlk İstanbul çizimiyle Tabula Peutingeriana'da karşılaşırız. Daha sonra Buondelmonti, Vavassore gibi sanatçılar bu yolda devam edip, günümüze çok sayıda İstanbul panoraması ve görüntüsü ulaştırmışlardır. Bu görüntülerden bazıları geçmişte veya günümüzde büyük boyutlu albümler olarak basılmış ve ender bulunan eserler olarak büyük rağbet görmüşlerdir.Halil Paşa, "Göksu Deresi"Işık ve renk ahengiGeçtiğimiz günlerde 40. kuruluş yılını kutlayan Antik A.Ş'nin kırkıncı yıl etkinlikleri çerçevesinde yayımladığı "Tuvallerde İstanbul" isimli büyük boy kitap, bu kurumun kırk yıl boyunca portföyüne giren İstanbul resimlerinden oluşmakta. Antoine de Favray'ın 1770 tarihli iki adet İstanbul panoraması, bir adet Tarabya yağlı boya tablosu, Boppe'nin belirttiği ışık, renk ve doğa güzelliğini yansıtıyor. Fotoğrafın keşfinden önce yapılan bu gibi resim ve panoramalar gerek içerdikleri ayrıntı gerekse ışık ve renk ahengiyle insanı büyüler niteliktedir. Muhtemelen Beyoğlu'ndaki Fransız Elçiliği bahçesinden yapılan İstanbul panoramalarının ön planında Salıpazarı'ndan Galata'ya kadar olan alan yer alıyor. Anadolu Yakası'nda Üsküdar'ın bir bölümü, Kız Kulesi ve sağa doğru Kadıköy ve Moda yerleşmesi görülmekte. Bu bölümde özellikle hakkında çok az şey bildiğimiz Üsküdar Sarayı'na ait yapılar seçiliyor. Tablonun sağ tarafının büyük bölümünde ise Saray-ı Hümayun, Aya İrini ve Ayasofya resmedilmiş. Sur-u Sultani'nin dışındaki yoğun iskân varlığını hissettiriyor. Saray-ı Hümayun'u çevreleyen Sur-u Sultani'nin sahil bölümünde Sepetçiler Kasrı ile Yalı Köşkü nerede ise fotoğrafı aratmayan bir netlikte. Sarayburnu bölgesinde ise Sultan I. Mahmud tarafından yaptırıldığını bildiğimiz, 12 Ağustos 1862 günü yanan ve adı üst bölümdeki sarayda devam eden Top Kapı Sahilsarayı'na ait yapılar bulunuyor. 1770 tarihli Tarabya tablosunda ise solda muhtemelen Fransız Elçiliği'ne ait olan binanın bahçesinde oturan ve dolaşan kadınlar ile ileride iki katlı, muhteşem bir yalı görülüyor. Her tür detaya yer verilerek çizilen, denizdeki tekneler bir dönemin deniz taşıtlarını tanımak açısından çok önemli. Yazılı kaynaklarda belirtildiğinden farklı olarak ön plandaki elçi kayığının altı çift kürekçili olduğunu görmekteyiz (s. 22-23). Mellling'e ait olan 65x150 cm. ebadındaki tuval üzerine yağlı boya tablo ise fazla detay içermiyor. Melling'in gravürleri ile kıyaslanamayacak kadar az detaya yer verilmiş. Bu tablodaki ilginç yapı ise Üsküdar sırtlarında görülen Selimiye Kışlası.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6694534;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6694534;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarsinan-genimistanbulun-cazibesi-6694534' });Preziosi'nin resimleriKitapta, Amadeo Preziosi'ye ait beş adet resim bulunmakta. 1851 tarihli "Kapalıçarşı" resminin bir dönemin gerek kılık kıyafeti gerekse satışa sunulan malların zenginliği hakkında bizlere bilgi aktarması açısından çok önemli olduğunu düşünmekteyim. Her ne kadar Preziosi döneminde fotoğraf devreye girmiş olsa da hiçbir fotoğrafın bu tabloda bize anlatılmaya çalışılan günlük yaşantıyı bu derece içten aktarabileceğinin mümkün olmadığı düşünmekteyim. Diğer iki Preziosi tablosu ise gerek içerik gerekse ışık açısından olağanüstü bir incelik taşıyor. "Sohbet" isimli resmin arka planında görülmekte olan Saray-ı Hümayun ile solda görülen