Bölgede mimari düzenleme şart

1974 yılında asistan olarak İstanbul Üniversitesi'nde göreve başladığımda,hemen her gün Süleymaniye çevresinde dolaşma ve o bölgenin ruhunu anlama imkânına sahip olmuştum. Şimdi tekrar gündemde olan Süleymaniye içinetkin bir mimari müdahalegerekmektedir.1965, mimarlık eğitimime başladığım yıldı. Ertesi sene büro stajım dolayısıyla bir süreliğine rahmetli Nezih Eldem Hoca'nın yanında çalıştım. Büroda çalışılan projelerden biri de Süleymaniye'nin yeniden düzenlenmesiydi. Daha önceleri çeşitli nedenlerle Süleymaniye Camii ve çevresini ziyaret etmiş olsam da farklı bir bakış açısıyla birkaç kez daha dolaştım ve fotoğrafladım. Nezih Hoca'nın farkına varmamızı istediği detaylara ve yapı ilişkilerine dikkat etmeye çalıştım. Ne kadar bilgim vardı ki, bu mahallenin geleceği konusunda yapılan çalışmalara katkım olsun Yine de birkaç hafta boyunca çevreyi dolaştım ve bilgimi artırmaya çalıştım.Bir süre sonra, 1974 yılı başlarında asistan olarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde göreve başladım. Dolayısıyla hemen her gün Süleymaniye çevresinde dolaşma ve o bölgenin ruhunu anlama imkânına sahip olmuştum. O dönem Prof. Dr. Nazım Terzioğlu rektördü ve geniş bir ilgi alanına sahipti. Birkaç kez kendisiyle birlikte bölgeye gittik ve gördüklerimiz bize üzüntü verdi. Nazım Hoca bana neler yapılabilir diye sordu, üniversiteye yürüme yakınlığında olan bu bölgenin bir şekilde yeniden iskân edilmesi gerekiyordu. Tekrar eski günlerine dönmesi için tek çare kaliteli bir konut yaşamına kavuşmasıydı. Kısa süren bir araştırma yaptık ve bölge için yapılan çok sayıda proje çalışması olduğunu öğrendik. Nazım Hoca ve kısa süre sonra rektör olan Prof. Dr. Haluk Alp yetkilerini kullanarak bazı yapıları üniversite adına satın aldılar. Ancak uzun süre bu yapılara ne gibi fonksiyon verileceği, nasıl kullanıma alınacağı konusunda bir mutabakat oluşamadı, zaman içinde boş kaldıkları için tahribat hızlandı ve koruma zorlaştı.Değişen bir şey olmadıYapılara fonksiyon verme süreci içinde yeni bir fikir oluştu, üniversitede görev yapan hocaların çoğu İstanbul'un uzak bölgelerinde oturmaktaydılar, acaba bu bölgedeki yapılar üniversite öğretim üyeleri için lojman olarak onarılıp, konut olarak kullanılamaz mıydı Dönemin Emlak Bankası Genel Müdürü Erol Bey'e ulaştık ve projemizi anlattık. Emlak Bankası bazı yapılarasatın alma, bazılarına ise kamulaştırma yoluyla sahip olup, bölgeyi bir bütün hâlinde restore edip, düşük faizli bir kredilendirmeyle öğretim üyelerinin kullanımına tahsis edebilir miydi Bu süre içinde bir karşı çıkış oluştu, bölgeyi soylulaştırmak istiyorsunuz! İnsanların mülküne el koyup, onları bu bölgeden uzaklaştırmaya çalışıyorsunuz! Böylesi bir karşı çıkış üniversitenin ve bankanın bu projeden uzaklaşmasına neden oldu.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6699192;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6699192;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarsinan-genimbolgede-mimari-duzenleme-sart-6699192' });Diğer taraftan gerek Küçükpazar gerekse Uzunçarşı boyunca yayılmaya başlayan ticaret yapıları Süleymaniye Bölgesi'ni tehdit etmeye başlamıştı. Eski konaklar yıkılıp yerine üç-dört katlı, hiçbir estetik endişesi olmayan han ve depo binaları yapılmaya başlandı. Yıkılan yapıların arsaları otopark olarak kullanılıyordu. Ancak teorik düzeyde Süleymaniye Bölgesi'ni kurtarma çalışmalarına devam ediliyor, çok sayıda plan ve proje hazırlanıyordu. Bölgeye esaslı bir müdahalede bulunmadan, tek tek yapıların yapılması veya restore edilmesinin bir çözüm olmayacağını çeşitli platformlarda dile getirmemize rağmen, "Ben projemi yapayım da sonrası ne olursa olsun" düşüncesi, etkili bir müdahalenin önünü ne yazık ki kesti. Entelektüel tartışmalar büyüdü ve büyük büyük laflar edilmesine karşın değişen hiçbir şey olmadı.1985 yılında Süleymaniye Camii ve çevresindeki yerleşim alanı Unesco tarafından "Dünya Miras Listesi"ne alındı. Korunması gerekli ve geleceğe intikali sağlanacak alan ilan edildi. Kâğıt üzerinde her şey tamam gibi görülmesine karşın bölgedeki dejenerasyon hızla devam etmekteydi. Birbiri ardı değişen yönetimler gerek Eminönü Belediyesi gerekse İstanbul Büyükşehir Belediyesi bölgenin tekrar konut alanı olarak kullanımı için çok sayıda proje yaptı ve fikir oluşturdular. Yazın serin, kışın sıcak odalarda yapılan bu çalışmalar bir nevi entelektüel tatmin dışında hiçbir işe yaramadı. Birkaç yapının onarımı, yeni birkaç yapı yapılması dışında çöküntü devam etti. Hep merak ederim, Süleymaniye konusunda bu kadar büyük laf eden insanların acaba kaçı akşam güneş battıktan sonra bu bölgeyi dolaşmıştır. Bölgede akşam hava kararınca in cin top oynar misali korkutucu bir atmosfer hâkimdir. Çoğu yarı yıkık yapılar arasında insanın yolunu bulması bile güçtür. Bölgenin tümüne radikal bir müdahalede bulunmadan herhangi bir çözüm üretmek mümkün değildir. Herhangi bir radikal müdahale isteği ve çalışması ise büyük karşı çıkışlara neden olmaktadır. Günümüzde uygulanmakta olan