Zor ama güzel

Boşanma sürecindeki eski hakemlerin eşlerinin flaş açıklamaları ve aktif bir yardımcı hakemin istifasının gölgesinde başladı haftanın açılış maçı. Eski FIFA hakemi ve futbol yorumcusu Ahmet Çakar'ın sosyal medya mesajları da cabasıydı. Bu akşam Kadıköy'de kritik bir maça çıkacak Trabzonspor yönetimi de "birkaç haftadır devam eden tiyatro" ifadesiyle endişelerini dile getirerek konuyu yakından takip ettiğini hissettirdi. Tüm bunlar yaşanırken yine Icardi'ler, Djeko'lar, Zaha'lar, Tadiç'ler, Visca'lar unutulup herkes kulübünün resmi hesaplarına ve hakemlere kilitlenmişti. Fenerbahçe beklenen açıklamayı yapmışken A Spor'da Ceyda Baloğlu'na bağlanan Ali Koç "temiz futbol" çağrısını bir kez daha yaptı. Futbol oynamanın, futbol izlemenin ve futboldan keyif almanın giderek zorlaştığı bir iklimin sert rüzgarında ekran başındaydım. Şu an için ligin en kaliteli kadrosuna sahip son şampiyonunun, sezonun flaş takımlarından Kasımpaşa ile oynadığı maçın başlama düdüğünde, Icardi'nin sakatlığını, Ziyech'i, Kemal Özdeş'i, Aytaç'ın formunu falan değil hakem Arda Kardeşlerin kafasında nasıl bir gündemle maça çıktığını sorgularken buldum kendimi. Neyseki sahadaki oyun, saha dışındaki oyuna baskın çıktı. Maçın lezzetine kaptırmam uzun sürmedi. Zaha'nın müthiş golü, sarı kırmızılıların kazanmaya odaklı oyununu ödüllendirdi. Fakat ne vurdu arkadaş! Okan Hoca, Sanchez ve Kaan biraz daha top verseydi de Ziyech'i görebilseydi Münih öncesi iyi olurdu. Yine de Ziyech'in Türkiye'deki en iyi performansı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Zaha'nın ikinci golüyle Bayern maçını umutlanarak düşünmeye başlamıştık ki Kasımpaşa'nın o umutları zedeleyen golü geldi. Keza; kornerden gol yemek şampiyonlar liginde oynayan bir takım için (Münih öncesi) hayli düşündürücü. Tüm bunlara bir de Muslera'nın sakatlığı eklenince, Galatasaray için buruk bir mutlulukla hatırlanacak bir galibiyet daha geride kalmış oldu.