Yine olmadı

Galatasaray kazanamıyordu ve mutlak kazanmak zorundaydı. Üç puandan çok daha önemliydi kazanmak. Boşluğu (ancak) kendisiyle doldurulabilen(!) Bafetimbi Gomis de sahadaydı. Kerem, Feghouli ve Babel'li on bir, önlerine Gomis'i almış "erken golle gelen rahat galibiyet" vaat ediyordu. Beklediğini alamayan tribün, "zor günde" desteğe gelmenin haddiyle, maç 0-0 iken tezahüratı kesip homurdanmaya başladı. Homurdanmalar da kısa sürede protestoya dönüştü. Aylardır Galatasaray'ın orta sahasındaki yetersizliği vurgulayıp duruyorum. HHH Herkesin gözü, şu ana dek sadece on dakika, "eh işte" seviyesinde oynayan Pulgar'ı aradıysa, "Taylan ve Berkan neden protesto edildi" diye merak edilmesin. Moral bozucu olan; Kerem, Feghouli, Babel, Gomis gibi ustalar bu denli istekliyken gol atamamaktı. Yine de özellikle ikinci yarıda, içinde eski güzel günlerden izler taşıyan, "rakibinden güçlü bir Galatasaray" gördüğümü itiraf etmeliyim. Derken, Karaman'ın Thiam hamlesi meyvesini verdi ve Cardoso'nun golü geldi. HHH Yolu Florya'dan