Sandık başında

Türkiye iki hafta sonra yeniden sandık başına gidecek. Ülkemizdeki seçimlere katılım oranının Avrupa geneline göre çok yüksek olduğu bir gerçek. Bunun nedenlerini irdelemek bugün için çok da makul değil çünkü yaklaşık 12 gün sonra tekrar sandığa gideceğiz.Demokratik ülkelerin pek çoğunda bugün sandıklara gidiş konusunda bir gönülsüzlük var. Bu gönülsüzlüğü herkes farklı şekilde okuyabilir. Bizim bugün için sandığa ve siyasete verdiğimiz anlamların orada yüklenmemesi de ayrı bir durum.Siyaset bir araç olarak farklı bir konumda görülüyor pek çok ülkede.Bizde itiraf edilmese de siyasetin amacı siyasetin bile ötesinde. Yanıbaşımızdaki Bulgaristan sık sık sandık başına gidiyor ama oradaki seçimlere katılım oranı bizimki ile kıyaslanamayacak derecede çok düşük, sadece 40 civarında. Hatta bizdeki heyecan onlardan fazla. Bu nedenle Bulgaristan bir açıklama yaparak Türkiye'nin Bulgaristan seçimlerine yönelik aktif tutumundan duyduğu rahatsızlığı belirtmişti. Gerçekten de o günlerde Bulgaristan seçimleri Trakya'da sanki Türkiye'de yapılıyormuşçasına halkın gündemine sokuluyordu.Batı ülkelerinde sandığa gitme oranının en yüksek olduğu ülke Almanya 76, Fransa'da ise son milletvekilliği seçimlerine katılım oranı ise sadece 48. Yakın dönemde Avrupa ülkelerinde yapılan seçimlere katılım oranı ortalaması TRT Haber'e göre 65 civarında.Bizde ise geçen Pazar yapılan son seçime katılım oranı ise 88'i geçmiş durumda. Biz neden sandığa bu kadar iltifat ediyoruz Üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken bir mevzu.Ben başka bir konuya geçmek istiyorum buradan. Seçimlerin olmazsa olmazlarından birisi YSK tarafından oluşturulan sandık kurulları. Ülke genelinde yaklaşık 200 bini aşkın sandık kuruluyor ve her sandıkta memur üyeler hariç en az iki partili üye oluyor. Bu sayı 7'ye kadar çıkabiliyor. Sandık kurulları bir nevi siyasetin sahada buluşma noktası gibi. Daha önce çok kez sandık kurullarında görev almış birisi olarak bu kurullarda güzel arkadaşlıkların kurulduğunu ve bu arkadaşlıkların sandıktan sonra da devam ettirildiğine şahit oldum. Normal şartlarda bir araya gel(e)meyeceği düşünülen insanların aslında birbirlerine ne denli benzediklerini ve yine aslında tabandakilerin siyasetten beklentilerinin az çok birbirine benzediğini görmelerine vesile oluyor bu bir günlükte olsa ortak mesai.Mevcut sistemin zorladığı seçim ittifaklarının da insanları birbirine yaklaştıran bir