Üç çocuktan aşağısı kurtarmaz!..

Halk arasında bir söz var "Hayaller Paris gerçekler Somali" diye. "En az üç çocuk" hayali de bu minvalde bir gerçek. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konudaki beklentisi bilinen bir gerçek ama zamanın ruhu buna uygun mu tartışılır. Dahası bu hayalin gerçekleşmesi için yapılması gerekenler yapılmış mı Aslında cevap belli

Bizim nesilde üç çocuktan az aile nerede ise parmakla sayılacak kadar azdı, doğum kontrolü pek bilinen bir şey değildi ve çocuk ölümlerinin fazlalığı, kadınların genelde ev hanımı olmaları vb. birçok sebep doğurganlığı arttırıyordu. Tabii erkek çocuk sahibi olma arzusu da artışı tetikliyordu.

Çocuk derken geçmişin çocuklarını bugünün çocukları gibi algılamamak lazım. 6. Sınıfa giden kızım daha ocağı açıp kapamayı bilmezken annem 9 yaşında 20 kişilik bir ailenin sofrasını donatma becerisine sahipti. Babam aynı yaşta el kapılarında azap durup çobanlık yapıyordu. Ben bile ilk paramı su, simit, poşet satarak kazanmıştım daha ilkokul çağında iken. Ortaokulla birlikte hem okumuş hem de inşaatlarda çalışmıştım.

Ve çocukluğumda daha okula başlar başlamaz çevremizdeki büyüklerden ilk duyduğumuz sözler "Bu evin geçimini yarın siz sağlayacaksınız!" olurdu.

Bugün çocuğuna o gözle bakan kaç kişi var çevrenizde Nüfusun 5'ini geçeceğini sanmıyorum.

O nesil bambaşka bir yere savruldu ve yokluklarla büyümenin acısı ile yapılamayan ne varsa gücü yettiğince çocuklarının önüne sermeye çalıştı. Sosyo-ekonomik seviye değiştikçe çocuğa bakış açısı ve verilen değer de değişti. Bir zamanlar erkek delisi olan ailelerin yerini daha küçük aileler ve kız ya da erkek fark etmez diyen bir nesil aldı.

Giderek evlenme yaşı yukarıya doğru çıktı. Geç evlilikler beraberinde daha az çocuk demekti.

Dahası Erdoğan'ın üç çocuk hayalini gerçekleştirecek bir ekonomik alt yapı da hiçbir zaman oluşturulamadı. Eğitim seviyesi arttıkça ve ilginçtir ekonomik refah kısmen yukarı çıktıkça insanlar çok çocuk sahibi olmaktan çekinir oldu. Bunun bencilce sebepleri de mantıklı sebepleri de vardı

Bugün gelinen noktada eğitimli eğitimsiz fark etmeksizin doğurganlık oranının hızla düştüğünü görüyoruz. Çünkü, yaşam şartları hiç olmadığı kadar zorlaşmış durumda. Çocuk demek bir aile için çok büyük bir harcama kalemi demek. Kadınların iş gücüne katılmadığı bir ailede geçim ise nerede ise mümkün değil. Tek maaşla geçinmek demek eğer aileden kalan bir servet yok ise açlık sınırında yaşamak anlamına geliyor.

Çocuklarını şımartan nesil için de deniz bitti. Emeklilerin feryat ve figanlarının en büyük sebebi biraz bu. Kırsalda yaşamıyor ve ek bir geliriniz yoksa aldığınız ücretle geçinmek çok güç. Benzer bir durum gençler için de öyle. Pek çoğu için yıllarca süren eğitim kandırmacasının sonu dayısı yoksa ve şansı yaver gitmemişse asgari ücretten öteye geçmiyor. Bırakın asgari ücreti hasbelkader memur olmuş bir gencin tek maaşla ve arkasında bir destek olmadan aile kurması bir, iki, üç çocuk sahibi olması çılgınca bir durum

Bebeklerin bez ve takviye gıda masrafları, okul çağındaki çocukların beslenme, giyim, yol vb. ihtiyaçları kara bir delik gibi tüm bütçeyi yutuyor. Peki, bu kara delikten anne ve babaya ne kalıyor