Selahaddin E. Çakırgil

Star

'Yeni bir Anayasa'dan vaz mı geçildi ki; 'Anayasa'da Değişiklik' tartışılıyor

Tayyib Bey geçen sene, 'Milletimizin, işte benim anayasam!' diyebileceği 'yeni bir Anayasa' hazırlanacağından söz ediyordu.Yani, temel esaslarının darbeci askerlerce ve süngü ucu dayatmalarıyla kabul ettirilen ve zaman zaman ortaya çıkan hukukî çelişkileri gidermek için yapılan değişiklikler yüzünden 'yamalı bohça'ya dönüşmüş olan -hele de 1961 ve

İnanç mücadelelerinde, küller içindeki kıvılcımlar yeni yangınlara dönüşür

Lübnan Hizbullah Teşkilatı'nın, başta Hasan Nasrallah olmak üzere, en seçkin kumandanlarının kısa süre içinde arka arkaya katledilmeleri, elbette acı bir durumdu. O zaman, 'Biz bir ölür, binler halinde diriliriz..' şeklindeki sözü yazımın başlığı yapmıştım. Nitekim, dünyadan gidenlerin yerleri boş kalmadı elhamdülillah.. 'Bitirdik, söndürdük..' zan

'Basîretin en gerekli olduğu hassas bir zaman diliminde..

'BİR KÜÇÜK BELEDİYE'NİN BAŞKANI' DİYE GEÇİŞTİRİLEBİLİR Mİİktidar partisinden bir belediye başkanı.. Üstelik de Başkan Erdoğan'ı yetiştirmiş olan Rize'nin ilçelerinden birinde..Bu kişi, Siyonist İsrail rejimini alenen desteklediği için de, Siyonist rejimin Filistin'de hele de son 1 yıl boyunca işlediği en barbarca usûllerle işlediği cinayetlerden do

Bu ırkçı yaklaşım ve anlayışlar, 'Ben 'İslâm Milleti'ndenim..' diyenlere asla yakışmaz..

(Pazar günleri, okuyucuların görüş ve eleştirilerine ayırdığımız bu sütunda, bir diğer 'Okuyucularla Hasbihal'e daha, muhterem okuyucuları selamlayarak başlıyoruz.)Almanya'dan Mahmut Ören diyor ki: 'Siyonist İsrail rejimi, Gazze'den sonra şimdi de Lübnan'a saldırıyor.. Sıranın başka coğrafyalara da geleceğini gizlemiyorlar..Ve, amma ilginç olan şu

Emperyal-şeytani güçlerce, Müslüman dünyasına salınan bir 'kuduz fino'..

Emperyal güçlerce dünyaya 'uluslararası hukuk' diye dayatılan kurallar manzumesine bile asla aldırmayan ve hatta kendisi için tehlike olarak gördüğü her şeyi yok etmek hakkının hoş karşılandığı Siyonist İsrail rejimine bütün cinayet yollarının olabildiğince açıldığı bir dünya düzeni..Sadece Gazze'yi, Batı Şeria'yı değil, bütünüyle Filistin Müslüman

Önce, Recai Kutan ağabey için rahmet dileyiş..

1959-60'dan beri ülkemizdeki siyasi hayatı ve Müslüman dünyasındaki bir çok siyasi kişi veya hareketleri anlamaya, tanımaya çalışmış birisi olarak, yeri geldiğinde, en dürüst siyasetçilerinden birisi olarak tanıdığımı her zaman kalbi itminan içinde dile getirdiğim Recai Kutan Ağabey'in ebedi hayat yolculuğuna çıkış haberini alınca.. Kur'an'ı Kerim'

Kendi içinde birliği sağlayamayanlar düşmanla nasıl savaşır

Çeşitli grup, cemaat, tarikat veya mezhepler halinde bir topluluk düşünelim..Normal olan budur..Bir de, bir toplumu teşkil eden insanların dünyaya bakış ve kavrayışlarının, zevklerinin, karakter farklılıklarının ortadan kaldırılıp, bütün insanların tek tip bir eğilim içinde olmalarını, aynı tüfeğin namlusundan atılacak tek tip mermi gibi olmasının

İslâm'ın savaş ahlâkının gösterilmesi, elbette sadece biz Müslümanların vazifesidir

(Pazar günleri, okuyucuların görüş ve eleştirilerine ayırdığımız bu sütundaki bir diğer 'Hasbihal'e daha, muhterem okuyucuları selamlayarak başlıyoruz.)Kayseri'den Mustafa Şengüler diyor ki: 'Filistin, Gazze, Batı Şeria..' derken; haber programlarında ekranlarda gördüklerimizden kaynaklanan acılarımız yüzünden, 1 yıldır zihinlerimiz, duygularımız,

Ateş çukurunun kenarından

30 Eylûl Pazartesi günkü yazımda, Karadeniz kıyılarından, ve özellikle Samsun'dan esintiler yansıtmaya çalışmış ve yazının ikinci bölümünü de 4 Ekim Cuma gününe bıraktığımı belirtmiştim. Çünkü, dünyada çok büyük gelişmeler oluyordu. Aslında bugüne bıraktığım yazıda da özellikle Samsun, Bafra ve Vezirköprü'de, o yörelerdeki Müslümanlar arasında kana

Amerika ve Orta Doğu şubesi İsrail, çağdaş bir 'Moğol' ve 'HaçlıSiyonizm İstilâsı' peşinde..

Ekranlarda, bütün olup bitenlerin ap-aşikâr ortaya koymasına rağmen, anlı-anlı yorumcular, bölgemizdeki mevcut buhranı devamlı ve sadece İsrail'le ilgili imiş gibi anlatıyorlar.. Halbuki burası, hepsi de özü itibariyle 'vahy-i ilâhî'ye dayanan Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam dinlerinin ilk muhataplarının yaşadığı coğrafyalar olup, hele de kutsallı