Yanlış şarkılar, yanlış fikirler

Bazen, bazı mecralarda çok "yanlış şarkılar" çalınır.

Yanlış şarkı olur mu Olur!

Müzik bir iletişim aracıdır ve her şarkı, güftesiyle, bestesiyle bir mesaj taşır.

Bir ortamda çalınan şarkıyı yanlış yapan, o şarkının ilettiği mesajla, çalındığı bağlamın uyumsuzluğudur.

Çok mu soyut oldu Somutlaştıralım.

Mesela şıkır şıkır giyinmiş bezenmiş genç gelin ve damat, gülücükler saçarak nikah masasına yürürken Demet Akalın'ın "Affedersin" parçası çalınmaz. Bu parça "yanlış" bir parçadır.

Hayatlarını birleştiren gençleri, hareketli, gümbür gümbür bir parça eşliğinde sahneye alanlar şarkının sözlerine azıcık dikkat etseler hata yaptıklarını derhal anlarlar:

"Aramızda her şey bitti, ayrılalım" diyen sen değil miydin Ben ağlarken utanmadan, arkanı dönüp giden sen değil miydin .... Yüzünü bile görmek istemiyorum. Yoluma çıkmasan iyi edersin! .... Gerçekler acıdır anlaman lazım! Benim için artık sen bir yabancısın!

Yahut bilet almak için TCDD çağrı merkezini arayanlara, sırf içinde tren geçiyor diye "Kara tren gecikir, belki hiç gelmez" türküsü dinletilmez.

Benzer şekilde, Tarkan'ın "Şımarık" parçası sırf insanın içini kıpır kıpır yapıyor, neşe uyandırıyor diye - teneffüs zili melodisi yapılmaz! Sözleri ve çağrışımları hesaba katılmak zorundadır.

Çağrışımlarının yanlış olması, enstrümental bir parçayı bile yanlış yapabilir.

Mesela "Hababam Sınıfı" filminin müziği okullarda teneffüs zili olarak yanlış seçimdir.

Filmin okulla, öğrencilerle ilgili olması, komik olması, nostalji hislerini canlandırması yeterli değildir.

Hababam Sınıfı, cehaleti, haylazlığı, tembelliği, yalanı, sahtekârlığı normalleştirip gülünecek bir şeye dönüştürdüğü için eğitimcinin kâbusudur!

Filmde öğrenciler hocalarına ve birbirlerine incitici lakaplar takar, sigara içer, kopya çeker ve yalan söylerler. Kadın öğretmenleri ile flört etmeye kalkar, zayıf arkadaşlarına eziyet ederler. Zorbaca, aptalca, şımarıkça ve küstahça davranışların komik ve makbul gösterildiği hikayeyi her teneffüs arasında hatırlamanın bir anlamı yoktur.

Bazı karar vericilerin, durumu bütüncül olarak değerlendirme, bağlamı anlama veya empati kurabilme kapasitelerinin eksikliği böyle hatalara yol açıyor.

Kararlarını alırken sadece duygularına yaslanan, tutarlı düşünme kapasitesi zayıf kimseler idareci koltuklarına oturunca, etraflarında da onlara yanlış yaptıklarını söyleyecek akıllı kimseler olmayınca bu yanlışlar, fark edilmeden öylece sürüp gidiyor.

Benzer bir kopukluğu, bağlanılacak fikirlerin seçilmesinde de gözlemliyoruz.

Pek çok insan fikir zannederek duygulara bağlanıyor ve "yanlış şarkılar" misali "yanlış fikirlere" kulak veriyor.

Mesela adaletsizlikten ve zorbalıktan müşteki kimseler kurtuluşu, adaletsizliği ve zorbalığı müseccel