Keloğlan, keleş oğlan!
Mustafa Şahin 21 Haziran 2025 günü çok dikkat çekici bir yazı yayınladı.
Maalesef hak ettiği ilgiyi görmeyen yazının başlığı "Sen Niye Keloğlan Oldun" idi. (https:www.perspektif.onlinesen-niye-keloglan-oldun)
Şahin, 'ortak muhayyilemizin çocuğu' dediği Keloğlan'la bir sorunu olmadığını söylüyor ama eleştirisinin merkezinde menfi bir Keloğlan karakteri var.
Dost bildiği, makam mevki sahibi kimselere zulümlerden ve hak ihlallerinden bahsettiğinde, onların nasıl yalandan 'şaşırmış gibi' yaptıklarını anlatıyor.
Yaşanan fenalıklardan sanki habersizmiş gibi görünen, olan biteni görmezden gelen ya da hafife alarak önemsizleştiren dostlarının tavırlarını, saf görünüşünün altında bir köylü kurnazlığı yatan "Keloğlanın" tavrına benzetiyor!
İstedikleri anda donup taşlaşabilen bu tiplerin esas hünerlerinin, saf Keloğlan rolünü başarıyla oynamaları olduğunu söylüyor.
Ortaya dökülen fenalıkları durdurmak için medet umduğu insanların -bir şeyler yapmak şöyle dursun- onu nasıl 'kötücül' olmakla, 'küfranı nimetle', 'merdud grupların ajandalarına hizmetle' itham ettiklerinden bahsediyor.
Gırtlaklarına kadar içinde oldukları hile hurda ve fenalıklar hakkında hiçbir fikirleri, tecrübeleri, gözlemleri, duyumları yokmuş gibi rol kesen, sanki yanlış giden bir şeyleri ilk defa ondan duyuyorlarmış gibi yapan bu "Keloğlanların" psikolojilerini sorguluyor.
Keloğlanlık durumu öğrenilmiş bir çaresizlik midir, öğretilmiş bir hissizlik midir İnsan kendisine gösterilen kanayan açık yarayı görmezlikten gelir mi İnsan bile bile nasıl taşlaşıp taammüden ebleh görünür diye soruyor.
Mustafa Şahin'in tespit ettiği bu müthiş stereotipi mercek altına alalım.
Aslında bir değil iki Keloğlan tipi var!
Biri, çocuk masallarının kahramanı olmak üzere modern pedagoji için "ehlileştirilmiş", "haram malda yoktur gözüm", "varım yoğum doğruluktur, hiç de sevmem ben yalanı" diyen "iyi" Keloğlan.
Diğeri -çocuklara değil- yetişkinlere anlatılan halk masallarının "anti kahramanı" olan Keloğlan.
Keloğlan karakteri, toplumun özellikle en alt tabakalarından gelenlerin ahlak anlayışlarını, ikbal arayışlarını, ihtiraslarını, kolektif bilinçaltlarını gösteren bir ayna.
Türk halk anlatılarında Keloğlan;
Başlangıçta tembel, uykucu, hayırsız, işe yaramaz bir tiptir.Yaptıklarının uzun vadeli sonuçlarını hesapla(ya)maz.Nasihat dinlemeyen, gelecek kaygısı olmayan pasif bir figürdür.Sorumsuz ve bencildir,Dezavantajlıdır. Kel, kısa boylu ve çelimsizdir.Yetim, fakir ve cahildir ama aynı zamanda cesur ve kurnazdır. Ağzı iyi laf yapar.Bazı masallarda kötü kalpli, bencil, kaba, acımasız, sadist ve dolandırıcıdır.Kusurları yüzünden toplum tarafından aşağılanan ve horlanan bir karakter olması, onu çevresindekilere kendini ispatlama gayretine itmiştir.Kendisine kötülük yapanlardan hile ve desiselerle intikam alır.Kurnazlığıyla kendisinden çok üstün "düşmanlarını" ekarte eder.Bir punduna getirip yerlerine geçinceye kadar otorite figürlerine yaltaklanır. Padişahın kızıyla evlenme arzusu, romantik bir istek olmaktan öte, iktidar elde etme, toplumda saygın bir yer edinme ve kendini kanıtlayarak aşağılık duygusuyla başa çıkma arayışının bir yansımasıdır.