Çare daha güçlü olmak mı gerçekten
İsrail'in İran'a karşı 13 Haziran 2025 gecesi gerçekleştirdiği saldırı, uluslararası hukuku ve diplomasiyi hiçe sayan bir barbarlık gösterisi olarak kayda geçti.
Eksiklerine rağmen çok faydasını gördüğümüz beynelmilel hukuk şemsiyesi parçalanıyor.
Hukukun üstünlüğü, yerini hızla üstünlerin hukukuna (yahut hukuksuzluğuna) bırakıyor.
Farkında olarak ya da olmadan güce tapan bazı tipler "yahu bu zaten hep böyleydi, hukukun üstünlüğü bir kandırmacaydı, her daim güçlülerin dediği olur" diyeceklerdir.
Bu doğru değil.
Güçlü ama suçlu devlet yöneticilerinin mahkum edildiği,
Nürnberg Duruşmaları (19451946),Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY, 19932017),Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTR, 19942015),Sierra Leone Özel Mahkemesi (SCSL, 2012),gibi mahkemeler kurulabildi.
Güney Afrika'nın İsrail'in "Gazze'deki Filistin halkına soykırım yaptığı" gerekçesiyle açtığı davada, Uluslararası Adalet Divanı (UAD) soykırım suçlamalarının makul seviyede ispatlandığını kabul etti.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (International Criminal Court - ICC), Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle yakalama kararı verdi. Pek çok ülke bu kararı uygulayacağını, ilgili şahıslar sınırlarından girerse tutuklayacağını açıkladı.
Elbette bu kararlardan bazıları uygulandı bazıları uygulanamadı. Bunda kaba kuvvetin belirleyici olduğunu da görmezden gelemeyiz.
Ama unutmayalım ki insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı söz konusu değil. Bu da, faillerin bugün olmasa da yarın yargılanabileceği anlamına geliyor.
Şimdi soralım: Bahse konu "acı kuvvete", yani teknolojiye, paraya, silahlara sahip olmayan ülkeler için bu manzara karşısında makul olan hareket tarzı nedir
Bu ülkelerin, mevcut şiddet ortamını bahane ederek idareyi ele almaya kalkışacak hukuk tanımaz, adaletsiz zorbalara pabuç bırakmamaları, bunu yaparlarsa ahlaki üstünlüklerini kaybedeceklerini bilmeleri gerekir.Hukukun üstünlüğünün tesisi için, hukuki ve insani ilkeler çerçevesinde kendileri gibi ülkelerle bir araya gelerek zorbalaşan, hukuk tanımaz hale gelen güçlere karşı güç birliği yapmaları, bölgesel ve küresel ittifaklar kurmaları elzemdir.Ülkelerin hassas dengelerle birbirine bağımlı olduğu küresel ekonomide üretimden gelen güçlerini bir yaptırım aracı olarak kullanmalıdırlar.Enerji ve ticaret yolları üzerindeki jeopolitik konumlarını zorba devletlere karşı koz olarak kullanmalıdırlar.Haberlerle, filmlerle, dizilerle, internet yayınlarıyla tüm iletişim kanallarından küresel zorbaları insanlığın vicdanında mahkum edecek vurucu içerikler üretmelidirler.Peki ne yapmaları makul ve mantıklı değildir
İç kamuoylarını konsolide etmek için hamasi nutuklar atan, ülkeleri çok zayıf olduğu halde kendini dev aynasında gösterip