Kahvehane ve kıraathane geleneği

Kahvehaneler, Anadolu'da ticaret hayatının canlı olduğu çarşı, pazar alanlarında mahalle çeşmesinin karşısında, cami yanında, hamamın bitişiğinde konumlanan kahvehaneler, her zaman sosyal yaşamın odak noktası olmuşlar.

Kahvenin Osmanlı topraklarına gelişi 16. yüzyıl, ancak kahvehanenin bu tarihten önce, 15. yüzyılda İstanbul'un ticaret hayatının en canlı olduğu Tahtakale gibi bölgelerde faaliyet gösterdiği de rivayet olunur. İstanbul'da kahvehaneler o kadar ilgi görmüş ve popüler olmuş ki vezir, sadrazam, paşa gibi ileri gelen devlet adamları bile müdavimler arasına girmiş.
Kahve kültürünün de yaygınlaşmasıyla beraber denizciler kahvesi, esnaf kahvesi, kadılar kahvehanesi gibi farklı meslek gruplarının bir araya gelip toplandığı kahvehaneler de ortaya çıkmış.
Ancak zaman zaman sarayın kahvehanelere müdahil olup fetvalar çıkardığı ve yasaklar getirdiği, tarih sayfalarının dedikoduları arasına girmiştir.
Anadolu'da ise ticaret hayatının canlı olduğu çarşı, pazar alanlarında mahalle çeşmesinin karşısında, hamamın bitişiğinde konumlanan kahvehaneler, her zaman sosyal yaşamın odak noktası olmuşlar.
Mahallelinin buluştuğu, sohbetlerin demlenerek koyulaştığı, dertlerin ortaya döküldüğü, memleket meselelerinin tartışıldığı, şiir, türkü, gazel dinletilerinin yapıldığı, iskambil kâğıdı, tavla oynandığı kahvehaneler sosyalleşme mekânları olmanın yanı sıra eğlence ve kültür merkezi de olmuştur.
Zamanla aydın ve entelektüellerin sayısının artmasıyla beraber kahvehanelere gazete ve dergiler de konmaya başlandı.
Yani kütüphaneli kahveler, kıraathaneler popülarite kazandı.
İsminin kökeni Arapça okumaktan gelen kıraathaneler, zamanla yazar, şair, gazeteci ve edebiyatçıların uğrak yeri, en gözde mekânları haline geliyor.
İlk kıraathane ise 1857 yılında Sarafim Efendi tarafından Beyazıt'ta açılıyor. Sait Faik bir hikâyesinde kıraathaneleri üniversiteye benzetirken, Ahmet Hamdi Tanpınar "Kaç nesil ve kaç terbiye burada birleşir" diye anlatıyor.
Akademi, kültür merkezi gibi tanımlanan kıraathaneler ne yazık ki artık yok olmaya başladı.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı


MUTLAKA TAZE DEMLİ ÇAY DA İÇERİM

Ben bir çay tutkunu ve bir çay sevdalısı olarak her gittiğim şehirde mutlaka bir kahvehaneye uğrar, taze demli çayımı içerim. Ya da ufak da olsa bir çay ocağı bulur, bir hasır tabure üstünde ya da ayaküstü çayın keyfini çıkarırım.
"Mutfak Hikâyeleri" isimli TV programım süresince Anadolu'da çok beğendiğim kahvehane-kıraathaneleri ise her zaman özlemle anımsarım.
Anadolu'nun en ünlü kahvehaneleri arasında Erzurum Temelli Kıraathanesi, Sivas Çerkez Kahvehanesi, Gaziantep Tahmis Kahvecisi geliyor.