Selimiye Camiinin bülbülü

Yetmişli yılların başında askerliğimi Edirne Tunca Kışlasında yapmıştım.Acemi birliğimi Burdur'da tamamladıktan sonra, dağıtımım Edirne'ye çıkmıştı. İstanbul'a, gazeteye uğrayarak bir koli Yeni Asya Yayınlarından aldığım kitaplar ile Edirne'ye indiğimde, dükkânı olan Turgut abiye uğrayarak "abi ben bu kitapları azar azar aldırırım" diyerek birliğime teslim olmuştum. Onbaşılık imtihanından sonra yarbayın postası olmuştum. Merhum Hasan Karasan (Adapazarılı) benim asker arkadaşımdı. İstanbul'da vakıf olarak hizmet yaparken Rahmet-i Rahmana kavuşmuştu, mekânı Cennet olsun. Görevim nisbeten hafifti. Her gün dershaneye uğrama imkânım vardı. Hamdi Esenkal ve emekli öğretmen kardeşi ise, Yeni Asya bürosunda hizmetlere devam ediyordu... İşte, yakında vefat haberini aldığım Nadi Aksoy, Selimiye Camii'nin baş müezzini idi. Kendisi hafız ve Nur talebesi idi. Derslerde buluşur, hasret giderirdik. Güzel sesi, muhabbeti, kibarlığı ve zerafeti ile örnek bir abimiz idi. Emekli oluncaya kadar bu camide görev yaptı. Emekli oluşundan vefatına kadar da caminin tanıtımı ve tarihi hadisesini, gelen ziyaretçilere güzel üslubu ile anlatmaya devam etti. Bir vesile ile, Düzce'den Necdet Pehlivan, Çorum'dan Mehmet Kovancı, Süleyman Alıç, Nabi Alyakut kardeşler ile Selimiye'yi ziyaretimizde, ezan okuduktan sonra bize Selimiye'nin tarihi seyrini anlatmıştı. İbrahim Kaya merhum, Kırıkkaleli Murat kardeşim ile ziyaretimizde,