Hulusi Yahyagil'i anarken

Geçmiş zamanlar her ne kadar mazi sahnesinde saklansa da, mazideki hatıraları unutturmuyor. Hulusi Yahyagil aslen Elazığ ilindendir.Harbiye'yi bitirdikten sonra, orduya katılır; ülkenin muhtelif cephelerinde görevler ifa eder; sonra subaylığının ilk yıllarında Çanakkale muharebelerine katılır ve "gazi" olur. Hulusi Yahyagil Eğirdir Komando Taburu'nda görev yapmaktadır. Şark'ta bir şeyhe intisap etmiş ve onunla mektuplaşmaları devam etmektedir. Bediüzzaman Hazretleri de o yıllarda Barla'da mecburi ikamete tabi tutulmuş. Hakkı Tığlı Efendi, Hulusi Beye Barla'da bulunan büyük bir âlimden bahseder ve bir gün Barla'da Üstadımızı ziyaret ederler. Hulusi Bey, Bediüzzaman'ı ilk defa tanıyor. Ziyaret bitip ayrılırlarken, Hulusi Bey Üstadımıza, "Allah'a ısmarladık şeyhim" hitabında bulunur. Bu söze karşılık Bediüzzaman Hazretleri, "Kardeşim ben şeyh değilim, İmam-ı Rabbani, İmam-ı Gazali gibi imamım" dediği zaman Hulusi Beyin kafasında şimşekler çakar... Ne demek... Bu asırda böyle bir alimin bulunması "müceddidlik" vasfını hatıra getirdiği için; kendisi bunu, şeyhine mektup yazarak, böyle bir mübarek zat ile tanıştığını ifade eder. Şeyhi de cevabında onun Üstad Hazretleri'ne talebe olması lüzumunu ifade eder ve artık Hulusi Bey, Üstad'ın "birinci talebem" iltifatına mazhar olur. Çanakkale muharebelerine askerleri ile giderlerken