Değişen zamanlar

Zaman geçtikçe, insanların hayat şartları da değişmeye başladı.

Eskiden bir tencerede pişen yemekler, bir kapta, tüm aile ile beraber yenilirdi. Yüzyılın başlarında, ülkenin nüfusu, on milyondan az fazla idi. Halkın, yüzde sekseni köylerde ve mezralarda hayatını devam ettiriyordu.

Yaşamak bir anlamda kolay sayılırdı. Ekmeğini kendi pişiriyordu insanımız. Sebzesini bahçeden, tahılını tarladan alıyordu. Zaman geçtikçe, köylerden ve mezralardan, şehirlere akın etmeğe başladı.

Derken, şehirlerin nüfusu, her on yılda, on milyon artmaya başladı. Sonra, bakkallar ve fırınlar açılmaya başladı. Pazar yerleri yok iken, pazar yerleri açılmaya başladı. Artık her şey para ile alınmaya, para ile satılmaya başlandı. Şimdi, seksen milyonu aşan insanımız, artık her şeyini bakkallardan değil, marketlerden almaya başladı.

Terziler, elbiseleri ölçüsüne göre biçer ve provolarla dikerlerdi. Benim gibi yetmiş yaşını aşanlar bu hallerimizi bilirler ve hatırlarlar. Yeni nesil, bunları bilmeleri ve anmaları tabi mümkün değildir.

Bu haller, sadece ülkemizde değil, bütün dünyada yaşandı ve yaşanmaya da devam etmektedir. Ulaşımda da baş döndürücü gelişmeler yaşanmış, şimdi aracı olmayan aile nerede ise yok denecek kadar azalmıştır. Bu imkânlar çoğaldıkça, insanların huzur ve mutluluğu azalmaya başlamıştır.