Çantacı Necmi abiye rahmet

Yıl 1973. Mevsim bir yaz günü. İzmir'deyim. Akrabamız, merhum Ömer Şahin kardeşimin ısrarı ile Tire ilçesine gittik. Orada, Celal Keseli isminde bir mütebessim zat ile karşılaşıyoruz ve "dershane" dedikleri bir mekâna gidiyoruz.

Hayatımda görmediğim samimi insanlar ile o akşam beraber olduk. Sabah olunca bütün o mütebessim insanların, bizi uğurlamak üzere otobüs terminaline geldiklerini gördük. Dükkanlarını kapatan insanlar, bizi uğurlarken, bize Basmahane semtinde bulunan "Çantacı Necmi" isimli bir zatı ziyaret etmemizi tavsiye ettiler.

Otobüs hareket etmişti ve kendimi tutamayarak ağlamağa başlamıştım. Arkadaşım Ömer, benim çok sıkılıp ağladığımı zannetti. "Neden ağlıyorsun, çok mu sıkıldın" dediğinde ben: "Bu ilgiden çok duygulandım, onun için ağlıyorum" dedim.

İzmir Basmahane'de bulunan Necmi abinin dükkanına selam verip içeri girdiğimizde, Tire'de tanıdığım insanların öz kardeşiymiş gibi, o da mütebessim bir sima ile karşıladı bizi.

Kendisi kemer ve çanta işleri ile iştigal ediyordu. Fakat, dükkanının camında kitapları teşhir ediyordu. Bunlar, Yeni Asya'nın neşrettiği kitaplardan oluşuyordu.

Bizler Çorumlu olduğumuzu ve buraya çalışmak için geldiğimizi söyledik. "Kardeşim, sizin her zaman çekinmeden gelmenizi beklerim." diyerek, bize adeta bir kardeşten ileri bir yakınlık gösterdi. Daha sonra Karabağlar semtine taşındığımızda, oraya yeni bir dershane açılmıştı. Artık oraya devamlı gitmeğe başladık. Buraya Tahiri, Bayram ve Sungur ağabeyler de gelirlerdi.