Ragıp Karadayı

Türkiye

Çeşitli hislerle sarayın taç kapısına kadar geldim...

"Sultan'ım ne yapsam da insanlardan uzak duramıyorum. Bana öyle bir vazife verin ki hep işim onlarla olsun..."Duruma göre herhâlde garpbatı burası. Öf her neyse! En azından artık garbın nerede olduğunu biliyorum. Kervanla sefere giderken hep şarka yani doğuya doğru gitmişim. Ticaret güzel. Helâlinden olunca tabii. İki taraftan kazançlı oluyordum. H

"Ne hikmetse bugün hava sisli, oldukça da sıcak..."

Hükümdarından çobanına, ihtiyarından tıfılına herkesin bana soracağı bir meselesi olurdu mutlaka. Bende de cevap çoktu...Veli kullar nimettir, HOCA onlarla otur!Sevip oturan köle, kalkınca sultan olur.Eden kendine eder, ne yapsa onu bulur! Derde deva olsa da, aklı olan dağlamaz! Haramda şifa olmaz, kendi düşen ağlamaz!ÂDÂLET YERİNİ BULMUŞBilmem kaç

Kısa zamanda şehrin çehresi değişti...

Bir ömür, hikmetli sohbetler, ders verici, ibret alıcı nasihatlerle akıp gidecekti.Dayanamadım sordum o heybetli zata:- Efendim siz kimsiniz- Kime benziyorum- Bilmem ki! Nasıl desem Bey misiniz, paşa mı, ağa, şeyh, tüccar mı desem Tam kestiremiyorum!- O söylediklerinden hiçbiri değilim.- Yoksa- Evet, yoksa- Yoksa Emîr'ül-mü'minîn misiniz Efendim- !

Sebebini tam bilmesem de içimden ağlamak geliyordu!

"Hey Derviş Efendi!" diye bir ses duydum, heyecanla gözlerimi açtım. "Acaba bu derviş denilen de kimmiş" diye sağa sola bakındım.Elbisesinde olduğu gibi ayaklarındaki temizlik, vakarı, insanların edeple ayakta karşılaması dikkatimi çekti.Bu heybetli zat-ı muhterem etrafa şöyle bir göz gezdirdi, boş bir yer buldu, hemen oturuverdi. Fakat insanlar hâ

"Sende bir hâller var bey! Çekinme hadisöyle!.."

Anlayacağın rızık, şu veya bu şekilde gelip bizi buluyor. Helâlinden istersek helâlinden geliyor, haramdan istersek o yolla geliyorHayat arkadaşım dokuz yüz yetmiş altının hikâyesini şöyle izah etti:-Rahmetli babacığım haç farîzasını yerine getirmek için gittiği Kâbe'de bu torbayı düşürüp kaybetmiş. Epey aradıktan sonra bir gencin bulduğunu öğrenmi

Artık cebinde otuz altını olan bir zengindim...

Birkaç sene huzurla geçip gitti. Kölem genç, pek çalışkan, bir o kadar da edepliydi. O beni, ben de onu pek sevmiştim.Kaybettiğini arayan adam başını kaldırdı, bütün hacıların duyabileceği yüksek bir sesle: "Ey hacılar! Şöyle şöyle bir torba düşürdüm, bulan var mı" diye bağırmaya başladı. Hiç tereddüt etmeden çağırdım. Torbayı daha teferruatlı tari

"Günlerimi, ömrümü dolduracak hayırlı bir meşguliyetim olmalı..."

İstediğim yerden ev almaya, istediğimle evlenmeye ve pek acelem varmışçasına da vakit kaybetmeden yuvamı kurup taşınmaya karar verdimHani çok insanda olur ya "Ya sukut-ı hayale uğrarsam! Ya hepten ziyan olursam! Ya iki yakam bir araya gelmezse! Ya ya ya!!!" dediğimiz çeşitten bir sürü korku dolu tereddütler içindeydim.İşte öyle bir çizgideyken hisl

MECZUP YarınBizim Sayfa'da

Çocuk, sosyal ve tarihî romanların usta kalemiRagıp KaradayıTürkiye okurları için yazdı:MECZUPYarınBizim Sayfa'da

Dünyafâni, ahiret bâki ölüm âni!..

Kendi kendime dedim ki Ey Jale:Allahü teâlâ, aklıma gelebilecek her şeyimin sahibi olduğu için onu çok sevmeliyim ve rıza-i ilâhisi dışına hiç çıkmamalıyım.Dünya hayatı kısa, ahiret hayatı nihayetsiz olduğu için; ahiretimi dünyaya değiştirmemeliyim.Vatansız, milletsiz, bayraksız yaşamanın bir mânâsı olmadığı için, onlarsız edemem.Aile, akrabalık ba

Asla dış güzellik aramayalım zamanla her şey değişiyor...

Zaman, bir nehir gibi akıp gidiyor durmaksızın. Aynı suya asla iki kez dokunamayız, çünkü akıp giden su bir daha önümüzden geçmez.- Eskiden her şeyi dedelerimizden gördüğümüz gibi yapardık, şimdiyse Allah rızası için yapıyoruz! Elhamdülillah kötülükleri beceremedik vesselâm!- Öyle ya; ameller, niyete bağlı. Hikmet ehli zatlar buyuruyor:"Dinimizde e