TOPAL OSMAN AĞA EFSANESİ

Topal Osman, yakın tarihin en esrarengiz şahsiyetlerinden birisidir. Onu tanımadan, cumhuriyetin nasıl kurulduğunu hakkıyla anlamak mümkün değildir. Topal Osman Ağa (1884-1923) kayıkçılıktan keresteciliğe terfi etmiş bir Giresunludur. Aynı zamanda bir asker, bir maceracı ve âdeta bir mafya lideridir. Kendi ifadesine göre, Balkan Harbi'ne gönüllü iştirak edip diz kapağından hafifçe yaralandı. Topal lakabı oradandır. İttihatçı idi. Teşkilat-ı Mahsusa'ya katıldı. 1914 sonunda teşkilatın emriyle 100 çapulcu topladı. Trabzon hapishanesini basarak, ipten kazıktan kurtulmuş 150 kişiyi salıp bir çete kurdu. Zamanla yüzlerce kişiyi bulan bu çete, Ermeni ve Rum tehcirinde mühim rol oynadı. 1916'da Ruslara karşı muharebe eden orduya katıldı. Ancak firar edince Divan-ı Harb tarafından 50 sopa ile cezalandırıldı. Çürük raporu alıp memleketine döndü. (Arif Cemil, Teşkilat-ı Mahsusa) Öyle bir tütsü ki Giresun'a dönünce belediye reisliğine ilaveten (CHP'nin nüvesini teşkil eden) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti reisliğine el koydu. Şehrin yegâne hâkimi oldu. Ankara, Pontus belasından kurtulmayı "Siz hiç merak etmeyin. Rumlara öyle bir tütsü vereceğim ki, hepsi mağaralarda eşek arısı gibi boğulacak" diyen Ağa'nın tecrübeli ellerine bıraktı. (H. İ. Dinamo, Kutsal İsyan, II364) Böylece mıntıka Rumlardan temizlendi. Aslında bu, İttihatçıların ulus-devlet hülyasıyla 1913'te başlattığı temizliğin tamamlanmasından ibaretti. Çete müsademelerinde 1.817 Türk'e mukabil, 11.118 Rum öldürüldü. Salnamelere göre 1914'te Ağa'nın faaliyet gösterdiği Trabzon, Kastamonu ve Sivas vilayetinde 450 bin Rum yaşıyordu. Bunlardan 86 bini Rusya'ya hicret etti. 322 bini 1924'te mübadele ile Yunanistan'a gitti. Geri kalan 40-50 bin Rum bu hengamede öldürüldü (Stefanos Yerasimos, Pontus Meselesi) Rumları toplayıp vapur kazanlarına attırdığı veya sandallara doldurarak, denizde batırdığı; bunu yaparken de hatırı sayılır bir servet edindiği, kurbanlarının eline kazmayı verip 'Burada bir çukur kaz!' diye emrettiği, derinlik kıvamını bulunca, 'Gir içine!' diyerek kendi eliyle kazdığı mezara gömdüğü meşhurdur. (Falih Rıfkı, Çankaya). Kara Zıpkalılar 1919'da Divan-ı Harb'de tehcir suçlusu olarak muhakeme edilmek üzere İstanbul'a getirilmesi istenince, Karahisar'da dağa çıktı. Sivas, Tokat ve Karahisar metropolitlerini tehdit ederek, kendisinden şikâyetleri olmadığına dair İstanbul'a mektuplar yazdırdı. Topal Osman'ın çıkardığı hadiseyi bastırmak vazifesiyle Samsun'a çıkan Mustafa Kemal Paşa, Havza'da kendisiyle görüştü. Şaşılacak şey, Ağa, Paşa'nın emrine girdi. Paşa, affı için İstanbul'a yazdı; İstanbul da Ağa'yı affetti. Gücü daha da arttı. Erzurum Kongresi'nde Paşa'ya muhalefet eden Giresun delegelerini şehirden çıkardı. Ankara hükûmeti kurulunca Paşa'ya telgraf çekip sadakatini bildirdi. Bu hareketi destekleyen bir gazete çıkardı, başyazarı da kendisiydi. Çok sayıda gönüllü topladı. "Aba, zıpka, başlık. Beş para harçlık. Ağa dayı beni de yaz!" darbımesel olmuştu. 1920 sonunda Kara Zıpkalılar diye bilinen adamlarıyla Ankara'ya geldi. Gönüllü Giresun Taburu'nu kurdu. Milis binbaşılığına tayin edildi. Mart 1921'de padişah taraftarı Koçgiri ayaklanmasını bastırmak üzere 550 adamı ve 4 dağ topu ile Refahiye'ye gönderildi. Bu vesileyle Suşehri, Koyulhisar, Reşadiye, Niksar ve Erbaa Rumlarını da temize havale etti. (Ahmet Emin Yalman, Topal Osman'la Mülakat, Vakit, 19II1922) 1921 ilkbaharında Samsun'a geçti. Burada padişah gibi mızıka eşliğinde Cuma selamlığına çıkardı. Adamları, eşkıya kovalayacak yerde, şehirde zevk ve sefaya dalıp eşraftan kişileri fidye için dağa kaldırmaya başladı. Şikâyetler üzerine Ankara'ya gelmesi emredildi. Ama "Mustafa Kemal değil, Allah emretse işim bitmeden gitmem" dedi. Emirler sıklaşınca, yaz başında Ankara'ya hareket etti. Yol boyunca köyleri yakarak Ankara'ya vardı. Buradan Sakarya cephesine intikal etti. Cepheye 6 bin kişiyle gidip, 500 kişiyle döndüğü efsanesi doğru değildir. Sakarya'daki bütün şehitlerin sayısı 3.282'dir. Yarbaylığa terfi ettirildi. Tekrar Giresun'a döndü. Bizi kurtarın Bu kahramandan bizar olan kadirbilmez halk, bir yandan Trabzon valisine bir yandan Ankara'ya "Giresun'da adam öldüren, yol kesen, harç alan bir eşkıya türedi, bundan bizi kurtarın!" diye şikâyet teli çekiyordu. Trabzon 3. Fırka kumandanı Rüştü Bey ve Lazistan Milletvekili Osman Bey, Ankara'ya şikâyet telgrafları gönderdi: "Bu cahil adamın şimdiye kadar Giresun'da yapmadığı rezalet kalmadı. Ahaliden aldığı yüz binlerce liranın hesabını kimse soramıyor. Şimdi eşkıyalığını Trabzon limanı içinde yapmaya başlıyor. Bu hâlin devamı pek çok çirkin hadiseye sebebiyet verecektir." Bunun üzerine Gazi, Giresun reji müdürü Nakiyüddin Efendi'den gizlice bir rapor istedi. 15I1922 tarihli bu rapor şöyledir: "Osman Ağa cahil bir adam olup, mazide bir hiç idi. İlk Balkan Harbi'nde bir ayağının sakat kalması neticesi gördüğü iltifat ve yardımlardan başlayarak kahvecilik, balıkçılık yaparken, göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir zamanda gasp vesilesiyle milyonerliğe çıktı. Memleketi terk eden Rumların Müslüman halktan alacaklarını kendisi tahsil etti. Ödeyemeyenlerin bağ ve bahçelerini zapt etti. Garp cephesinde güya vatan hizmetiyle uğraşırken bile memleketi hâlâ pençesinde tutmak için her vasıtaya müracaat etti. Merhametsiz işlerden vazgeçmedi. Ordudan aldığı buğdayları bir Rum'un üzerinde gösterip 100 bin liraya sahte senetle Giresun kumandanlığına sattı. Rumlardan gasbettiği arazileri kendisi, ailesi ve adamları arasına pay etti. Koçgiri'de 60 bin lira değerinde koyun ve sığır gasbedip Giresun'a getirdi. Üstelik başkasının şehre kasaplık hayvan sokmasını yasaklayarak büyük bir servet kazandı. Kardeşiyle tefecilik işine girdi; şehirde banka kurulmasını önledi. 30 bine mal olan kereste fabrikasını 3-5 kuruşa gasbetti..." Gazi buna "Osman Ağa hakkındaki şikâyetlerden bittabi pek müteessir oldum. Bu hareketleri tasvip etmediğimi hatırlatmak isterim. Ancak şikâyetnamenizde 'kendi kendimizi müdafaa ederiz' tarzındaki ifadeyi yersiz görmekteyim" diye cevap verdi. Bu yolda diğer resmî telgraflar üzerine Gazi, Ağa'ya "Müfrezenizden bazılarının uygunsuz hâllere müracaat ettiğinden şikâyet olunuyor. Buna katiyen ihtimal vermiyorum" şeklinde bir tel çekti. (Cemal Şener, Topal Osman Olayı) Bu on parmağında on marifet bulunan kahramanın kırdığı ceviz bini aşınca, göz önünde tutulmak üzere adamlarıyla davet edildi. Böylece 1923 başında 3. defa Ankara'ya