Harekât

Perşembe toplanan Millî Güvenlik Kurulundan sonra yapılan açıklamada, Suriye'nin kuzeyine yapılacak askerî harekâtın güçlü sinyali verildi. Daha operasyonlardan önce de, Türkiye hem Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ağzından hem de MGK bildirisi üzerinden, sınırlarımızın hemen güneyinde terör örgütlerinin faaliyetlerine izin verilmeyeceğini ifade etmiş ardından da bölgeye müdahale etmişti. Bundan sonra, harekâtın olup olmayacağını değil, ne zaman olacağını tartışmak daha anlamlı olacaktır. Bir de siyasi hedeflerinin neler olduğunu. Tüm askerî operasyonların mutlaka siyasi stratejik hedefleri olur. Türk Silahlı Kuvvetlerince daha önce de bölgede gerçekleştirilen tüm harekâtların ortak hedefi Türkiye'nin sınırlarını terörist unsurların sızma girişimlerine karşı korumaktır. Suriye'nin kuzeyinde icra edilecek ve ismi önümüzdeki günlerde netleşecek olan yeni harekâtın başlıca dört stratejik hedefi olduğunu değerlendiriyorum: 1-ABD'nin kesintisiz desteğiyle kurulan, yaklaşık 80 bin kişi olduğu ifade edilen silahlı unsurlara sahip olan PKK-YPG'nin sınırlarımızın hemen güneyindeki "güvenli alandaki" varlığını kati şekilde sonlandırmak. Söz konusu terörist unsurlara mümkün olan en büyük kayıpların verdirilmesi suretiyle örgütün Türkiye sınırlarına yakın bölgelerdeki operasyon kabiliyetini yok etmek. 2-Yeniden bu alana sızma teşebbüsünde bulunan DEAŞ'nin önünü kesmek. Var olan ve muhtemel lojistik imkânlarını ortadan kaldırmak. İleride girişebilecekleri her türlü terör eylemini caydıracak bir darbe indirmek. 3-2016'dan 2020'ye kadar yapılan harekâtlar sırasında oluşturulan güvenli bölgeler arasındaki kopuklukları ve temassızlıkları ortadan kaldırmak suretiyle doğudan-batıya uzanan hat boyunca yer yer 30 kilometrenin de üzerine çıkacak şekilde alan hâkimiyetini tahkim etmek. 4-Güvenli alanı, Türkiye'den evlerine geri dönecek olan mülteciler için uygun geçici ya da kalıcı barınma imkânlarının inşa edilebileceği bir bölgeye dönüştürmek. Harekâtın sinyali verildiği andan itibaren, geçmiştekilere benzer sorular da ortada dolaşmaya başladı: "ABD izin verecek mi ABD ve Rusya tarafından kontrol edilen Suriye hava sahasında Türk savaş uçakları nasıl uçacak İran nasıl tepki verecek Suriye rejimi nasıl yaklaşır İsrail ne yapar" Bu soruların tamamı meşru sorulardır ve harekâtı planlayanlar tarafından mutlaka sorulmuş ve cevap aranmıştır. Şu ana kadarki tabloyu göz önünde bulundurarak biz de bir kısmına cevap vermeye çalışalım: ABD elbette açık bir dille "izin veriyorum" demeyecek. Hatta tam tersi açıklamalar yaparak, yıllardır silahlandırdığı ve "en değerli müttefik" ilan ettiği PKK-YPG'ye sahip çıkacak. Fakat ABD'nin bu tutumu Türkiye'nin harekete geçmesine mani olamayacak. Rusya da, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliği hakkında açıklamalar yaparak, TSK'nin ilerleyişine yeşil ışık yakmayacak. Bu noktada, iki ülkenin de harekâta soğuk baktığı bir ortamda Suriye hava sahasında nasıl uçuş yapılacağı konusu gerçekten de can alıcı hâle geliyor. Hava unsurları olmadan ya da kısıtlı hava desteğiyle gerçekleştirilen önceki operasyonlarda yaşanılan zorluklar hafızalarımızdadır. Uzun mesafeli topçu ve roket desteğinin yanı sıra seri ve sessiz hareket eden SİHA'lar ile hava unsurlarının yeri doldurulabilir mi emin değilim. ABD ile ilerlemenin çok zor olduğu bir ortamda, acaba bu harekât başlamadan önce Rusya ile belli konularda mutabakata varılabilir mi diye düşünüyorum. Rusya'yı -daha öncekilerden farklı olarak- Türkiye ile uzlaşmaya itebilecek bazı hususlar elbette var. Her şeyden önce Rusya Ukrayna savaşında zorlanıyor. Suriye'deki asker mevcudiyetini azaltabileceği yönünde görüşler basında yer almaya başladı. Rusya'nın bölgede Türkiye ile iş birliğine gitmesinin