"İçinizde hafız var mı"

Geçenlerde, internette şöyle bir araştırma yaparken, "tahrif hareketleri" isimli bir kitabın neşrettiği bir hatıra önüme geldi. Olduğu gibi ve hiç bir yerine dokunmadan, aynen naklediyorum:1950'li yıllarda bir gün rahmetli Celâl Hoca (Öktem)'nın Soğanağa Semti'ndeki evinde sohbette idim. Oraya Celâl Hoca'nın kayınbirâderi Hâfız Cevdet geldi. O zaman Şişli Câmii'nde imamlık veya müezzinlik etmekteydi. Ben kendisini ilk olarak görüyordum. Hoca, bizi tanıştırdıktan sonra Hâfız Cevdet'e dedi ki: "-Senin şu askerdeyken yaşadığın vak'ayı, Kadir Bey'e anlat, bilsin!.." Sonra şaka yollu: "-O, Kemal Paşa'yı çok sever!.. Hem de çok iyi hatiptir!.. Belki bunu gençlere anlatır!.." sözlerini ilave etti. Hâfız Cevdet Efendi, Celâl Hoca'nın neyi anlatmasını istediğini derhal kavrayarak söze başladı ve: "-Ben!.." dedi. "Balıkesir'de askerlik yapıyordum. Bir gece vakti koğuşumuza gelen bir çavuş: "-İçinizde hâfız var mı" diye sordu. "-Ben varım!.." deyince: "-Gel benimle!.." dedi. Birlikte Merkez Komutanlık Binası'na gittik. Bir salonun karşısına geldiğimizde bana: "-Bekle!.." diyerek, O, kapıyı çalarak içeriye girdi. Az sonra dışarıya çıktı ve bana: "-Haydi, gir içeri!.." dedi. İçeri girdiğimizde bol ışıklı bir avizenin altında onbeş-yirmi kişinin içkili yemek masası etrafında olduklarını gördüm. Baş köşede M. Kemal Paşa yer almış bulunuyor ve etrafında da sivil ve asker insanlar yemek yiyorlardı. İçlerinden sadece M. Kemal Paşa'yı gazetedeki resimlerinden tanımıştım. Kapı önünde selâm vaziyeti aldım. M. Kemal Paşa: "-Sen hâfız mısın" diye sorunca: "-Evet, efendim!.." mukabelesinde bulundum. O, sözüne devamla: "-Bize Kur'ân'dan bir kısım oku!.." dedi. "-Ne okuyayım" diye sorunca da: "-Rahman Sûresi'ni oku!" talimâtını verdi. Kapının dibinde yere çömeldim. Cebimden namaz takkemi çıkarıp