Süleyman Çelebi'ye, mevlidi yazdıran sır (Bursa Bediüzzaman mevlidi)

Mevlid yazarı Süleyman Çelebi, Bursa ulucamiiye, Yıldırım Bayezid Han tarafından, baş imam olarak tayin edilir.

Bir gün, İran'dan bir molla gelir. "Misafirdir" diye, ona bir vaaz verdirilir. Molla, Bakara sûresinin 285. âyetini îzah ederken; "aslında Peygamberler arasında bir fark bulunmadığını, bundan dolayı da, Hz. Muhammed'in (asm), Hz. Îsâ'dan (as) ve diğer Peygamberlerden pek farkının olmadığını" söyleyince, cemaatten bazıları vâize karşı itirazda bulunmuş. O anda, Süleyman Çelebi'nin kalbine bir ilham gelir ve "Ölmeyip İsa göğe bulduğu yol Ümmetinden olmak için idi ol" beytini sıralamıştır. Cemaat, bunu çok beğenir. Süleyman Çelebi, bu beyti, daha sonra büyük bir vecdle, Hz. Peygamber'in (asm), Ahzab sûresi 56.âyetinde geçen "Muhakkak ki Allah ve melekleri, o Peygamber'e (asm) salât ederler. Ey îmân edenler! (Siz de) ona salât edin ve (ona) teslîmiyetle selâm verin!" senâsına istinaden, mevlidi yazmıştır. Buradaki salâtın mânâsı ise, şöyle izah edilmektedir: "Allah-ü Teâlâ'nın Hz. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'a salât etmesi, ona rahmet edip ondan râzı olması; meleklerin salât etmesi ise, duâ edip mağfiret dilemeleridir. (İbn-i Kesîr, c. 3, 110)

"Evet salavâtın ma'nâsı, rahmettir. Ve o zîhayat mücessem rahmete rahmet duâsı olan salavât ise, (âlemlere rahmet olan Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'a) vusûle (kavuşmaya) vesîledir. Öyle ise sen salavâtı kendine,(...) vesîle yap ve o Zât'ı da rahmet-i Rahmân'a vesîle ittihaz (kabûl) et!" (Lem'alar, 14. Lem'a, 103) Yâni kısaca, diğer Peygamberlerin isimleri, tek olarak zikredildiğinde, sadece (aleyhissalâm) denilirken, Peygamberimiz' (aleyhissalâti Vesselâm) denilir.