Ergen çocuklar 'sinirli' değil 'gergin' olurlar

Anne babalar ergenlik çağına gelmiş çocuklarındaki değişimi hayretle karşılıyor ve çocuklarının çok sinirli olduğunu söylüyorlar ama bunun bir geçiş dönemi olduğunu pek kavrayamıyorlar. Peki, bu süreç nasıl geçecek Psikolog Prof. Dr. Arzu Yükselen'e sordum.

Ergen çocuklar sinirli midir
Sinirli değil, zaman zaman gergin ama genellikle de 'atarlı' olurlar. Ergenlik dönemindeki bir kriz anında çatışmaya izin vermemek gerekiyor. Bu, stresi tırmandırmaktan başka bir işe yaramaz. Yani, çocuk bağırıyor, anne bağırıyor ama bu bağırma ortamında kimse birbirini duymaz ve bu durum herkesi çıkmaz yola sokar. Zaten dikkat ederseniz ergen bireyler de bu konuda ipuçları veriyorlar. "Sen bana bağırıp çağırdın ama ben bundan hiç hoşlanmıyorum, zaten hiçbir işe de yaramıyor ama sen sakinken benimle konuştuğunda ben daha iyi anlıyorum seni" diyor annesine babasına... Burada da anne babanın çocuğunu iyi gözlemlemesi gerekiyor. Çocuklar gergin olduğu anlarda her şeye karşı gelebiliyorlar. Örneğin masaya oturup yemek yemiyor, ödevini yapmıyor, odasına kapanıp saatlerce içeriden çıkmak istemiyorlar. Böyle davranışlar sergilediğinde "Şimdi gelmek istemiyor musun Tamam, ama daha sonra seninle konuşmak istiyorum. Seninle paylaşmak istediğim şeyler var" gibi cümlelerle çocukla konuşmak iyi olur.
Ancak pek çok anne baba "Çocuğuma söz geçiremiyorum" diyor...
Anne babanın bunun temelini çok küçük yaşlarda atması gerekiyor. Bu aslında doğumdan itibaren gelişen bir süreçtir. Anne baba çocuğuyla iletişim kurmaya ergenlikte başlamışsa biraz geç kalmış demektir. Ancak yine de anne babanın ortak paydada buluşabileceği konularda çocuğuyla bir araya gelmesi, sağlıklı iletişim kurması önemlidir. Düşünmesi, çocuğun mutlu olduğu anları gözlemlemesi, beraber bir şeyler yapabilmesi gerekiyor. Bir film mi seviyor, beraber izleyebilirler; bir yere gitmekten mi hoşlanıyor, beraber gidebilirler. Her zaman değil, ama zaman zaman bu yaklaşımı sergileyebilirler. Böylece gerginleşen ortam yumuşar, yeniden iletişim kurulur ve olumlu hale gelebilir.
İradesi kırılan her çocuk bir suçlu adayıdır
Çocuklar, kendi başlarına bazı şeyleri yapabilmek, başarmak isterler. Bu kimi zaman kumdan bir kale olur kimi zaman da su ve boyalarla deney yapmak olur. Eğer bu süreçte çocuk engellerle karşılaşırsa, yani iradesi kırılırsa ya içine kapanır ya da buna karşı koymaya çalışır. İşte asıl mesele de bundan sonra ortaya çıkar.
Eğitim bilimci Dr. Özgür Bolat "İradesi kırılan çocuklar bunu yenmeye çalışırken saldırganlaşırlar" diyor ve ekliyor: "Hiçbir çocuğun iradesi kırılmamalıdır, çünkü iradesi kırılan çocuk, bir suçlu adayıdır. İradenin kırılması, bir çocuğun yapmak istediği herhangi bir şeyin engellenmesidir. Örneğin çocuk 'Anne ben deney yapıyorum' dediğinde anne 'Burada deney yapamazsın!' diye yanıtlarsa veya çocuk heyecanlı bir şey yapmak istediğinde ebeveyni onun heyecanını kırarsa, onun iradesini de kırmış olur.
Maalesef ki günümüzde anne babalar çocuklarının iradesini sürekli olarak kırıyor. Çocuk o zaman bu engellerle nasıl baş edeceğini şaşırıyor. Bu durumun sonucunda iki ihtimal vardır: Çocuk ya içine kapanır ya da bunu yenmeye çalışır. Eğer bunu yenmeye çalışırsa kullanacağı mekanizmalar şiddet ve saldırganlık olacaktır. Yani önünde duran engeli geçebilmesi için güç kullanmaya yönelecektir. Dolayısıyla bu da asiliği, saldırganlığı, şiddeti arttıracaktır. Bu özelliklerin geliştiği kişi, öfke sorunuyla toplumun içinde yer aldığında yine tüm sorunlarını şiddet ve saldırganlıkla çözmeye çalışır. Dolayısıyla çocuklarında sorunlar olduğunu düşünen ebeveynler, öncelikle çocuklarına nasıl davrandıklarına bakmalılar."