Zamansız şehrin çocukları

Zamansız Şehrin Çocukları çocuk kitaplarından tanıdığımız üç yazar bir araya geldi, İstanbul'un üç dönemini yazdı. Almıla Aydın, Bizans dönemi İstanbul'unu; Nilay Yılmaz, Osmanlı döneminin İstanbul'unu; Seda Öğretir ise Cumhuriyet döneminin günümüz İstanbul'unu yazdı ve ortaya 'Zamansız Şehrin Çocukları' kitabı çıktı. Hikâye Zeytinburnu Mozaik Müzesi'nde geçiyor. Çünkü İstanbul'un sur dışındaki en büyük yekpare mozaiği orada Bu kitabı okuyanlar, mekâna giderek, öykünün geçtiği yerleri dolaşabiliyor, hikâye kahramanlarını hayal edebiliyor. Kitabın yazarlarıyla bir araya geldik, Altın Kitaplar'dan çıkan 'Zamansız Şehrin Çocukları'nı konuştuk.


Bu kitap fikri nasıl ortaya çıktı

Nilay Yılmaz: Bu kitap imece kültürünün bir ürünü. Birlikte bir şey üretmek çok güzel. Hepimizin kitapları var ama bu kitapta üç yazar bir araya geldik, "biz" dilini oluşturduk. Birlikte üretme fikri bizi çok heyecanlandırdı. Hikâyenin İstanbul'da geçmesini ve İstanbul'un farklı dönemlerini anlatmasını istedik. Bilinmedik bir yer arayışındaydık, sonra bir gün Seda güzel bir fikirle geldi bize.

Seda Öğretir: Ben müzeyi Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy'un davetiyle gördüm ama müze henüz açılmamıştı. Bir restorasyon sırasında mozaikler tesadüfen bulunmuş. Mozaikleri gördüğümde çok etkilendim çünkü bu alan sur dışındaydı ve bu kadar büyük bir mozaiğin bulunması beni çok heyecanlandırdı. Böylece mekânımızın burası olmasına karar verdik.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Almıla Aydın: Bu kitabı üç kişi birlikte yazdık ama aynı dönemleri yazmadık. Herkes bir dönemi aldı. Ben İtalya'da yaşadığım için 4. Yüzyıl sonu Bizans dönemini yazdım. Nilay 19. Yüzyıl Osmanlı dönemini, Seda da günümüzü, 2023 yılı Türkiye Cumhuriyeti'ni yazdı. Elbette dönemler farklı ama mekân aynı olduğu için bu üç dönemin birbiriyle bağlantısı var.


Almıla Aydın

Şehir aynı, medeniyetler farklı ama ortak yönleriniz var

Almıla Aydın: Aynen öyle. Tarihi araştırmalar sırasında fark ettim ki, Bizans dönemi bin yıl ama sanki bin yıl hep aynıymış gibi bir algı var. 4. Yüzyılın sonuyla ilgili kaynak bulmakta zorlandım. Roma'yı da kaynak aldım ve İtalyan tarihçileri de okudum. İstanbul ile Roma bazı açılardan çok benziyordu. Öte yandan bu üç dönem farklı olsa da çocuklar hep çocuk. Bizans döneminde çocuklar dört yıl okula gidiyor, ondan sonra çalışmak zorunda kalıyorlar ama aileler bir şekilde çocuklarına hayatlarını kurabilmeleri için yol göstermeye çalışıyor. Yani çağlar geçse de bazı şeyler pek değişmemiş.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Peki, kitapta Bizans dönemiyle ilgili neler okuyacağız

Almıla Aydın: Benim başkarakterim Marcus, hiçbir işte dikiş tutturamamış bir çocuk. Babası onu dericinin yanına vermiş olmamış, taş ustasının yanına vermiş yine olmamış. Çünkü onun bir hayali var. Mozaikleri görmüş ve mozaik döşemek istiyor. Hatta bu işte kendisini babasına da kanıtlamak istiyor. Bir mozaik ustasının yanında kendine iş buluyor. İşte bugün Zeytinburnu Mozaik Müzesi olan mekân, Marcus'un ustasıyla beraber döşediği o mozaiklere ev sahipliği yapıyor. O dönemde mermerler kırılıyor, renklerine göre ayrılıyor, sonrasında da mozaik döşeme işlemi başlıyor. Sadece yeni kırılan mermerler değil, kiremitlerden kırılan parçalar da mozaik oluyor, eski binalardan getirilenler de. Yani ileri ve geri dönüşüm var. Mozaikleri döşeyeceği şekli de harcın üstüne çizerek yapıyorlar. Gerçekten de çok meşakkatli bir iş.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Nilay Yılmaz: Temel kavramlarımız emek, sabır, arkadaşlık, dostluk ve birlikte üretmek. Biraz da büyüme öyküsü. Sürdürülebilir kültürel mirasa dikkat çekmek istedik, tarihin, kültürün ve çocukluk kavramının devamlılığını göstermek istedik. Zaman değişse de bugün bir önceki zamanın iziyle birlikte değişiyor.

Almıla Aydın: Kitabımızdaki temel unsurlardan biri Süleyman Düğümü. Üç dönemde de ortak olan bir sembol bu. Üç dönem birbirine görünmez bağlarla bağlanıyor. Aslında yazarken biz de birbirimize o düğümle bağlandık.


Nilay Yılmaz

Bu kitabı okuyanlar, geçmişleriyle ilgili nasıl bir kültürel bağ kurabilir

Seda Öğretir: Geçmişteki kültürlere karşı daha hoşgörülü olur ve geçmiş kültürleri yadsımazlar. Ortak noktaları bulabilirler Tıpkı mozaiklerde olduğu gibi! "Her bir parça kendi içinde tektir, bütünlükte anlam kazanır." Kültürler üstüne koya koya ilerlemiş ve bugün Zeytinburnu Mozaik Müzesi'ne gelen herkes bu kültürleri birlikte görebilir. Osmanlı döneminin öyküsü de çok ilgi çekici elbette.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Bu öyküyü yazmaya nasıl karar verdin Nilay

Nilay Yılmaz: Oradaki mozaiklerler 4.yüzyılda döşenmiş. Ama benim bölümümde, 19. yüzyılda, o bina bir hastane. Benim karakterlerim mozaiklerle hiç karşılaşmıyor yani, Osmanlı döneminde tarihi yerlerdeki mozaiklerin üstü kapatılıyor çünkü. Henüz bugünkü gibi bir müze kültürü de yok o zaman. Sadece eski dönemlere ait askeri eşyalar sarayda toplanıyor ve korunuyor. Bugün Mozaik Müzesi olarak kullanılan Kazlıçeşme Sanat binası da o zaman Zeytinburnu Askeri Hastanesi. Bu bölge Osmanlı döneminde sanayi bölgesi aslında. Hastane çevresinde tophane, baruthane ve fişekhane fabrikaları var, dericilik çok gelişmiş. Zeytinburnu'nda dericilik Bizans'tan beri çok önemli, burası dericiliğin merkezi diyebiliriz. Aynı zamanda önemli mevlevihaneler de burada. Şifa merkezi yani burası. Benim hikayemde de o yüzden su ve şifa var, olaylar da hep bu mahallede geçiyor