"Orta Doğu değişecek"miş

Her ne kadar tarihten gelen bir bağları olsa da İsrail'in İslâm Âleminin tam orta yerine konuşlandırılması Ortadoğu'yu cehenneme çevirdi.

Türkiye'den başlayarak İslâm Âleminin yanlış politikaları ve (İngiliz marifetiyle) verilen yüzde 7 toprak parçası İsrail'i bölgeye belâ etmiş, zamanla genişleyerek Filistin'i kuşatmış, böylelikle BOP projesi için şartlar hazır hale getirilmiştir.

Osmanlı'nın dağılmasıyla İslâm Âlemini toparlamak isteyen, başta İhvan-ı Müslimin olmak üzere, Siyasal İslâmcılık anlayışı ile yapılan silahlı mücadeleye dayalı siyasî hamaset pompalamaları hiç bir işe yaramadığı gibi, Siyonistler bütün dünyada lobilerle daha da güçlendiler.

İşte bu anlayışlardan beslenen; El-Kaide, Hizbullah, İşıd, Hamas gibi silahlı örgütler, hem dış dünyada Müslümanlara terör algı darbesini vurdu hem de içerde milyonlarca Müslüman kanın dökülmesine sebep oldu.

Peki, Siyonistlerin saldırıları karşısında Müslümalar olarak elimiz kolumuz bağlı mı durmalıydı Elbette ki hayır. Bunun yolu diplomasi ile bütün dünya ayağa kaldırmalı ve haklılığımız haykırılmalı idi. Şimdi mağduru oynayan İsrail, dünyayı ayağa kaldırıyor.

Böyle iç içe geçmiş, hattâ bütün dünyaya yayılmış olan Siyonistlerle mahalle arasındaki kavgalar gibi taş atmalar, nereye düşeceği belli olmayan roketatar ve bombalarla, Siyonistlerin yaptığı gibi, bebek ve yaşlıları öldürmek olmamalı. Çünkü İslâm'la terörizm bağdaşmaz.

Şöyle tersten düşünecek olursak, daha evvel intifada gibi intihar saldırıları kime yaradı

Müslüman çoluk-çocuk, kadın, yaşlı gibi aciz, korumasız milyonlarca insanımızı bu yolla kurban vermedik mi

Bediüzzaman, tek parti istibdadında gelen zulümlere karşı cemiyet, teşkilat, parti kurmalara ve kalkışmalara karşı verdiği cevap meselemizi şerh ediyor; "Risale-i Nur'daki şefkat, vicdan, hakikat, hak, bizi siyasetten men etmiş. Çünkü masumlar belaya düşerler, onlara zulmetmiş oluruz."1 Kaldı ki İsrail'in Müslümanlara karşı acımasız katliamlarına aynıyla verilen cevaplar, karşı tarafın çocuk sivil ve yaşlılarına isabet etmesiyle ne farkı var Zira onlar da masum ve çocukları hadd-i buluğa ermediklerinden Müslüman değiller mi

Bediüzzaman; "Eğer ehl-i hak, hak ve adalet yolunda yalnız vuranı vursa, otuz zayiata mukabil yalnız biri kazanır, mağlup vaziyetinde kalır. Eğer mukabele-i bilmisil kaide-i zalimanesiyle, o ehl-i hak dahi bir-ikinin hatasıyla yirmi-otuz bîçareleri ezseler, o vakit hak namına dehşetli bir haksızlık ederler" 2 diyor ki, bu günkü tablo bunu ispat ediyor.