Mercedes'lere bindiler ve gittiler

Demokrasiyi bir araç olarak kullanan tek adam rejimleri, kendi etbaını ayakta tutabilmek ve rejimin defolarını örtbas edebilmek için dış dünyayı kendinden düşük gösterirler."Almanya bizi kıskanıyor, elektrikleri suları yok, raflar boş, millet mal bulamıyor, bakın bize, biraz sıkıntı varsa da her şeyimiz var çok şükür" şeklindeki diskurlar iç politikada alıcı bulduğu gibi, varlık ve hürriyet içinde yaşayan gurbetçilerde de... Avrupa'da yaşayan gurbetçiler, son senelere kadar böyle politize olmamışlardı, siyasetlerle alakaları olmayıp işlerine güçlerine bakarlardı, ta ki oy kullanma hakkı verilene kadar. Özellikle AKPMHP (Cumhur) ittifakıyla başlayan, başkasını yutmakla beslenen milliyetçilik siyaseti karşılık buldu. Zira çok milletli Avrupa'da (auslender) yabancı statüsünde yaşamanın getirdiği kimlik ve vatan hasretiyle de (içerideki tahribata bakmaksızın) bu diskurlara prim verdi. Buna sebep; Avrupa'daki oyları konsolide etmek için Erdoğan'ın ve bakanların Avrupa'da miting yapmak istemesine red cevabı gelmesi, AB'ye rest çekilmesi ve "Eyy Avrupa sen kim oluyorsun" efelenmesi hem iç politikada, hem de gurbetçiler üzerinde tesirli oldu. Bu süreçte öyle propagandalar yapıldı ki, Avrupa'da elektrik yok, enflasyon çok, işsizlik, hayat pahalığı, adalet gibi, Türkiye'de şikayet edilen ne varsa Avrupa'ya ithal etmek için her türlü yalana başvurdular. İZİN MEVSİMİ Malûm, her yaz olduğu gibi; okulların tatiliyle beraber Avrupa'dan anavatana, sıla-i rahim heyecanıyla yollara düşülür. Pandemiden dolayı epeydir yavaşlayan bu gidişler, vakaların azalmasıyla bu sene patlama yaptı. Kaç senedir gidemeyenler arabalara dolup neredeyse Avrupa'yı boşalttı. Dolayısıyla memleket sokakları izincilerle doldu taştı. Hâl böyle olunca epeydir gündemi belirleyen sokak roportajlarından gurbetçilere de mikrofonlar uzatıldı. Bir hâmaset, bir hâmaset; memleket hasretinin getirdiği duygusallık, milliyetçilik ve Avrupa rahatlığıyla tek adresten bakıp, tahkik derinliğine girmeden sathi bir siyaseti vatan müdafaası yerinde saydılar. Alman atasözü der ki; "Bir yalanı yüz kere söylersen o yalan, yalan olmaktan