Gıybet, ölü eti yemek; ya iftira

En büyük rehberimiz olan Kur'an, gıybeti kesin bir dille (emirle) yasaklamıştır, hatta kardeşinin ölü etini çiğnemek gibi şenî' bir iş olarak görmüştür.

Gıybet; gıybet edilen hakkında doğru bir tarif olsa bile, kabul görmemiş, tersi durumu iftira olarak nitelendirilmiştir. "Gördün mü bak Hasan ne etmiş"le başlayan dedikodular sosyal hayatı derinden etkiliyor.

Fakir olsan "işini bilmez", zengin olsan "çalmıştır" damgası anında yapıştırılıyor ki gıybet artı iftira riski.

Elbette mütedeyyin, gıybetten uzak, kendi işinde gücünde nice Müslümanlar var ki hüsn-ü zanna memuriyetini bilir, asla su-i zan etmez.

Cahiller arasında yaygın olan bu gıybet, dindarlar arasında fazla rağbet görmezdi.

Dinin hayata geçmesi nisbetinde böyle düşe kalka artıeksi gidiyorduk. Fakat ne olduysa dindarların siyasallaşmasıyla halife şansı ve hipnozundan, sarayda ne denildiyse aşağıda kabul gördü. Kur'an ne diyor, hadîs ne tavsiye ediyor, uygulama ne diyor hak getire...

"Terörist" dedi, "evet ya, terörist", "hain" dedi, "evet ya, hain". Dört günlük asker olan Mehmetçik 7 yıldır hapiste, bir Allah'ın kulu çıkıp da "Yahu bundan terörist olur mu Komutan neden bu silahsız gençleri köprüye götürdü" bu emir eri kurbanların ne günahı var, niye içerde" diye sorulmadan yukarıdan gelen emir, gardiyana infaz, tarafgirlere de biat malzemesi oldu.

Herkes, özellikle dindar kesim sus pus! Zımnen de olsa kabul gördü.

15 Temmuz gecesi dört bin tane sağcı, solcu, Kemalist hakim savcı işinden edilip hapse atıldı. Yerine başkaları atandı, onlar da maşallahı var; armut toplar gibi sabaha kadar fezleke hazırlayıp tutuklamalar yaptılar. Sorsan mühendis, doktor, hemşire, darbe ne iş, suç üstü yapıldı mı Olsun onlardan ya! Terörist...

Bütün totaliter rejimler de muhalifler pasifize edilip hapse atılır, saray ve şürekası rakipsiz kalırlar, bu o rejimlerin genlerinde vardır. Peki, ya Müslüman olduğunu iddia eden halk Düne kadar kardeş dediği insanlar bir gecede nasıl terörist oldu