Bediüzzaman ve Halk partisi

Bediüzzaman, nas olmayan bir şeye nas gibi net tavır takınmıyor. Münteşire-i muvakkata, yani zamana bağlı, daimi görmüyor.28 sene kendisine işkence edip diyardan diyara sürüklediği parti devletinin erkanlarını zaman zaman muhatap alıp, onlara doğru yolu gösteriyor. Kurtuluş Savaşında kahramanlıklar gösteren bu necip millete layık kararlar almasını, cumhuriyet kanunlarının gereklerini yerine getirmelerini talep ediyor. Hep kökü dışarda ecnebi parmağı karıştığını, kendisine işkence edenlerin hakiki Türk olmadığına vurgu yaparak, İttihad ve Terakki'nin bozuk kanadının içine girdiği Halk Partisini topyekûn mesul tutmuyor. Zaten öyle olduğu için Menderes ve arkadaşları 4'lü takrirle Halk Partisinden ayrılıp 7 Haziran 1945'te Demokrat Partiyi kurdular. 16. Lem'da izahı bulunan lahikada; 1934'lerde dış siyasette bir hareketlenme oluyor. İngiltere ve İtalya'nın içinde bulunduğu bir grup Avrupa devleti Türkiye'deki siyasete müdahale etmek istiyor. Barla'da bir inzivada çileli bir hayat geçiren Bediüzzaman (Şeyh Said ayaklanması gibi bir ayaklanma veya bir teşkilat kurma, siyaseti hatırlatan) bir teşebbüs beklentisine karşı çıkıp o günkü hükûmete ilişmeme şeklinde bir fikir beyan ediyor. Nasıl olur, her türlü bid'a, dalalet, dalaletin de ateş olduğunu her vesileyle dile getiren Bediüzzaman, bid'acıların ve kısmen münafık olan baştakilere ilişmiyor Hayret, hayret içinde hayret. Bugün bu stratejiye evet diyecek kaç kişi vardır bilinmez, ancak okuyup anlamaya başlayınca Bediüzzaman'ın büyüklüğü ve feraseti bir kez daha anlaşılacaktır. 20 Temmuz 1936'da imzalanacak Montrö Boğazlar sözleşmesi öncesi memleketin karşı karşıya kaldığı dış tehlikeyi görmüş olan Bediüzzaman "Bu yakında İngiliz ve İtalya gibi ecnebilerin bu hükûmete ilişmesiyle"1 diye başlayan 3. Meraklı sual de mesele biraz daha netleşiyor. "Neden şiddetle harb aleyhinde çıktın ve bu mes'elenin asayişle halledilmesini dua ettin ve şiddetli bir surette mübtedilerin hükûmetleri lehinde tarafdar çıktın Bu ise, dolayısıyla bid'alara tarafgirliktir "Cevap: 'Biz, ferec ve ferah ve sürur ve fütuhat isteriz. Fakat kâfirlerin kılıncı ile değil. Kâfirlerin kılınçları başlarını yesin; kılınçlarından gelen faide bize lâzım değil."2